Vesilecilik ve Müterafıkçılık
Mayıs 30, 2023
21. Yüzyıl Mitolojisi
Ocak 25, 2024
Hepsini Göster

Dünya – Samsara – Oyun döngüsü

Samsara tekerleği, dünya hayatının “bir oyun ve eğlence” olduğunu bildiren ayetler, ve oyunların temelinde de döngü olması birlikte düşünüldüğünde; dünya hayatının aşmamız, ötesine geçmemiz gereken cazibedar bir döngü, rutin, monotonluk olduğu söylenebilir.

Farmville 2 temel oyun döngüsü (Kaynak: http://jerrymomoda.com/the-core-loop-the-most-important-part-of-a-video-game-part-2-of-2/)

Dünya hayatı denen oyun, özünde abes değil, ama insan oyuna takılıp kaldığında, onu aşamadığında abesle iştigal ediyor. Tüm vaktini bir savaş oyununa veren, gerçekte devam eden savaşla ise hiç ilgilenmeyen bir general nasıl abes bir iş yapmış olursa, oyunu aşamayan insanın durumu da aynı. (Generalin ilgilendiği oyunun gerçek savaşlarda faydalı olması için tasarlanması da durumu değiştirmiyor). İnsan böyle bir döngüde takılsın diye değil, döngüden alacağını alıp onu aşsın diye yaratılmış.

İşte bu adam, dereden tepeden aşıp gitgide tâ hâlî bir sahraya girdi. Birden müthiş bir sadâ işitti. Baktı ki dehşetli bir arslan, meşelikten çıkıp ona hücum ediyor. O da kaçtı. Tâ altmış arşın derinliğinde susuz bir kuyuya rast geldi. Korkusundan kendini içine attı. Yarısına kadar düşüp elleri bir ağaca rast geldi, yapıştı. Kuyunun duvarında göğermiş olan o ağacın iki kökü var. İki fare, biri beyaz biri siyah, o iki köke musallat olup kesiyorlar. Yukarıya baktı, gördü ki arslan, nöbetçi gibi kuyunun başında bekliyor. Aşağıya baktı, gördü ki dehşetli bir ejderha, içindedir. Başını kaldırmış, otuz arşın yukarıdaki ayağına takarrub etmiş. Ağzı kuyu ağzı gibi geniştir. Kuyunun duvarına baktı, gördü ki ısırıcı muzır haşerat, etrafını sarmışlar. Ağacın başına baktı, gördü ki bir incir ağacıdır. Fakat hârika olarak muhtelif çok ağaçların meyveleri, cevizden nara kadar başında yemişleri var.

İşte şu adam, sû-i fehminden, akılsızlığından anlamıyor ki bu âdi bir iş değildir. Bu işler tesadüfî olamaz. Bu acib işler içinde garib esrar var. Ve pek büyük bir işleyici var olduğunu intikal etmedi. Şimdi bunun kalbi ve ruh ve aklı, şu elîm vaziyetten gizli feryad u figan ettikleri halde; nefs-i emmaresi, güya bir şey yokmuş gibi tecahül edip ruh ve kalbin ağlamasından kulağını kapayıp kendi kendini aldatarak bir bahçede bulunuyor gibi o ağacın meyvelerini yemeye başladı. Halbuki o meyvelerin bir kısmı zehirli ve muzır idi.

Bir hadîs-i kudsîde Cenab-ı Hak buyurmuş: اَنَا عِنْدَ ظَنِّ عَبْدٖى بٖى Yani “Kulum beni nasıl tanırsa onunla öyle muamele ederim.” İşte bu bedbaht adam, sû-i zan ile ve akılsızlığı ile, gördüğünü âdi ve ayn-ı hakikat telakki etti ve öyle de muamele gördü ve görüyor ve görecek. Ne ölüyor ki kurtulsun, ne de yaşıyor, böylece azap çekiyor.

[8. Söz]

“Symbolic depiction of saṃsāra at Shri Mahaveerji temple of Jainism.” (Kaynak: https://en.wikipedia.org/wiki/Sa%E1%B9%83s%C4%81ra#In_Jainism)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir