Gökler, Yer ve İnsan-4: Şükür
Mart 19, 2017
Ezilen Ruhlar ve Çocuk Kalbi
Nisan 5, 2017
Hepsini Göster

Zümrüt Bahçesi

30. Söz’de “Ene”nin iki vechinden bahsedip örnekler verdikten sonra üç seyahatten bahsediliyor. İlk iki yolda eşyaya yaratıcı rolü veren ve kendini malik zanneden eneden bahsedilmiştir. Biz ilk ikisini değil üçüncüsünü incelemeye çalışacağız. Her üç seyahatinde başlangıç noktası sahrada başlamasıdır. Bu sahra dünyaya atıf olduğunu söyleyerek devam ediyoruz ve üçüncü seyahati incelemeye koyuluyoruz.

Said Nursi ikinci seyahatinden sonra yine sahraya getirilmiştir ve etrafına baktığında asansör gibi muhtelif tarzlarda bazı tayyare, bazı otomobil, bazı zenbil gibi şeyler görüyor. Said Nursi da birine atlayıp, bir dakika zarfında bulutun üstüne çıkıyor.

“Gayet güzel, müzeyyen yeşil dağların üstüne çıktım. O bulut tabakası, dağın yarısına kadar gelmemişti.”

Burada durarak bu iki cümleyi incelemeye çalışacağız. Öncelikle müzeyyen kelimesinde bir atıf olduğu kanaatindeyiz. Müzeyyen kelimesi süslendirilmiş, ziynetlendirilmiş manasına geliyor. Ziynet kelimesi de mücevheri akla getiriyor. Zira mücevherat gibi değerli eşyalara ‘ziynet eşyası’ diyoruz. Sonrasında ise Said Nursi süslendirilmiş ziynetin renginin de yeşil olduğunu söylüyor. Bu da kaçınılmaz olarak akla ‘Zümrüt’ü getiriyor. Devam ediyoruz.. Said Nursi konum olarak bu yeşil dağların üstündedir ve “O bulut tabakası, dağın yarısına gelmemişti” diyor. Yani Said Nursi yeşil dağların üstünde çok daha büyük bir ‘DAĞ’ dan aşağıdaki dağlara bakıyor. DAĞ’dan bakınca bu dağların hükmü ancak tepe olabilir.(Kalbin) Zümrüt tepeleri. Yukarıdan aşağıya bakan için aşağısı bir zümrüt bahçesini andırır. Demek Zümrüt bahçesinin de üzeri varmış. Said Nursi Kastamonu lahikasında bu geldiği üçüncü yola tekrardan geldiğini belirtip buradakinden(30. Sözde bahsedilmeyen) farklı olarak şu ayrıntıyı veriyor.

“Bak, üçüncü yolumuz: Şu dağlar üstünde durmuş olan şehbazi.”

Şahbaz sözlük manası iri ve beyaz doğan kuşu manasındadır. Risalelerdeki çeviride de bu “şahbaz” kelimesinin çevirisi kullanılmıştır. Lakin burada geçen kelime “şehbaz”dır. Şehbaz kelimesini incelemeden önce bir örnek vererek şehbaz kelimesini ondan sonra incelemek istiyoruz. Şehsuvar kelimesi iki kelimenin birleşiminden meydana gelir; şeyh ve süvari. Kelime manası olarak şehsuvar süvarilerin efendisi demektir. Şehbaz kelimesininde bu şekilde bir birleşimden meydana geldiğini düşünürsek; baz Farsça’da kuş anlamına gelir. Şehbaz da bu manadan kuşların efendisi anlamına yani ANKA kuşuna işaret ediyor olabilir. Yukarıda bahsettiğimiz zümrüt tepelerin üzerinde durması itibari ile de ZÜMRÜDÜANKA ya işaret ediyor olabilir.

ankakusu

Kuşların Efendisi: ANKA Kuşu

Otuzuncu sözden devam edelim. Said Nursi ” O bulut tabakası, dağın yarısına kadar gelmemişti.” cümlesinden sonra ; “en latif bir nesim, en leziz bir ab-ı hayattan bahsediyor. Yani çok güzel bir rüzgarın arasından geçtiğini ve lezzetli bir ab-ı hayat olduğunu söylüyor.Daha sonrasında önceki seyahatlerinden bahsederek yolculuklardan birinin; tabiata saplanan, eşyaya(tabiata) yaratıcı nazarıyla bakanların yolu olduğunu; diğer yolun ise meşşaiyyun yolu olduğunu yani enenin kendine malik olduğunu söyleyenlerin yolu olduğundan bahsediyor. Şimdi yazımızı toparlama adına bazı cümleleri madde madde yazarsak;

Zümrüt Bahçesi

Zümrüt Bahçesi

Bulutların dağları(tepeleri ve DAĞ’ı) sardığı(öptüğü) yer

En leziz bir ab-ı hayatın bulunduğu yer

………………………………..

Zümrüt bahçesi(nden yukarı) ile giderken latif bir rüzgarın arasından geçirir.

Zümrüt bahçesi

Zümrüt bahçesi

Kendini(Ene) meşaiyyunların(başkalarının) gördüğü gibi görmeme

Eşyaya tabiatperest(başkalarının) nazar ettiği gibi nazar etmeme

………………………………..

Zümrüt bahçesi(nden yukarı) ile gidilirse latif bir rüzgarın arasından geçirir.

Zümrüt bahçesi

Zümrüt bahçesi

………………………………..

………………………………..

………………………………..

Zümrüt bahçesi(nden yukarı) ile gidilirse latif bir rüzgarın arasından geçirir.

Zümrüt Bahçesi

Zümrüt bahçesi

Bu yazdıklarımızı birisi ingilizceye çevirip, boşlukları güzelce doldurmuş;

Emerald Garden

Emerald Garden

If you go where the clouds kiss the mountains

You might find there a pot of fold a honey jar

You wont find there your passion kindled

Emerald Garden come with me take you there through crystal wind

Emerald Garden

Emerald Garden

I have not been as others saw me

I have not seen as others saw things

Breezes softly have spoken to me

Emerald Garden come with me take you there through crystal wind

Emerald Garden

Emerald Garden

So have no fear your task is ended

Your soul will fly higher than the skylark

You too will be as glided butterflies

Emerald Garden come with me take you there through crystal wind

Emerald Garden

Emerald Garden

https://www.youtube.com/watch?v=EDBdqwRzBAE

BARIŞ MANÇO

“Nick the chopper” yazısında geçen Barış Manço bu albümdeki ”Emerald Garden”ı KAF dağını görüp de mi yazdı ve bu nasıl gerçekleşti? sorusundan yola çıkarak yazdım. Emerald Garden şarkısında da skylark tabiri geçiyor. Skylark da toygar kuşu manasına geliyor. Said Nursi Kastamonu Lahikası’nda ab-ı leziz kavramını kullanıyor ve ab-ı lezizden bal(şarkıda da geçtiği gibi) olarak da bahsediyor. Said Nursi ile Barış Manço aynı yerlere mi gitti yoksa birbirlerinin izdüşümü yahut izçıkımı olan farklı yerlere mi gitti ya da birbirinden tamamen farklı bir yerlere mi gitti bilemeyeceğim. Sadece fark edebildiğim benzerlikleri vurgulamaktı amacım. Yazıda daha derin manaları veyahut yanlış olan yerleri(tamamı dahil olmak üzere) fark edebilirler diye okuyucuların beğenisine sunulmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir