Zaman veya vakit ölçülmüş veyahut ölçülebilen bir dönem, uzaysal boyutu olmayan bir süreklilik. Zaman kavramı tarih boyunca felsefenin ilgi alanlarından biri olmasının yanı sıra matematik ve fizik çalışmalarının da önemli alanlarından biridir. Zamanla alakalı yukarıda vermiş olduğumuz tanım, her ne kadar çok dar bir alanı kapsasa da zamanın çok farklı tanımlarıda mevcuttur.
Bu yazımızda ise zamanın ölçümü ile ilgili bir kaç noktaya değineceğiz. Zamanın ölçümü için günümüzde saatler kullanmaktayız. Bu kullanımda esas alınan nokta ise güneşin hareketleridir. Güneş’in doğup batması 24 eş parçaya bölünür ve her bir parçaya saat denir. 24 saatin toplamına da 1 gün demekteyiz. Yine Dünya’nın Güneş’in etrafında tam bir tur atmasına(yaklaşık 365 gün 6 saat ) da yıl demekteyiz ve yılda 12 aydan meydana gelmektedir. Bahsettiğimiz takvime miladi takvim denmektedir. Bir diğer zaman ölçümü ise ayın hareketleri baz alınarak yapılandır. Buna da kameri takvim denir. 12 aydan oluşan kameri ayda yaklaşık olarak 354 ya da 355 günden meydana gelmektedir. Peygamber Efendimiz(sav)’in Mekke’den Medine’ye hicretinin başlangıç yılı kabul edilen ve Ay’ın Dünya çevresindeki hareketini baz alan bir takvim sistemidir.
Zaman ölçümü ile ilgili ayetleri incelemeden önce şunları söylemekte fayda var. Biz hem Güneş’in hareketlerini, hem Ay’ın hareketlerini de ibadet zamanı için kullanıyoruz. Gün içerisindeki ibadetlerimizde Güneş’in hareketlerine göre olurken, bazı özel zaman ve ayları ise kameri takvime göre hesaplıyoruz; Ramazan ayı ve Hacc vakti gibi. Güneşi daha çok günlük ibadetlerimizde kullanmaktayız. İbadet- zaman ilişkisi önemlidir ki ibadet zamanla yapılmaktadır. Bu ilişki için bir latife de yapılır hatta; zaman tersi nedir? Namaz. Bu latifeli bağlantıya temple ve time kelimeleri üzerinden de ekleme yapabiliriz ki iki kelime de aynı kökten gelmektedir.(İki kelimenin detaylarını şuan da kitaba ulaşamama nedeni ile veremiyoruz.) Birisi tapınak ibadet edilen yer, diğeri ise zaman demektir. Şu hikmetli söz de yine bu bağlantıya değinir. “Caminin kapısını imam değil vakit açar.”
Zaman ölçümünde Güneş ve Ay takvimleri arasında zaman farkı oluşmaktadır. İki takvim arasında senede 10-11 gün gibi bir fark oluşmaktadır. Bu iki takvime de değinilmiştir Kur-an-ı Kerim’de.
“Onlar mağarada 300 yıl kaldılar. Kimileri ona 9 yıl daha ekledi”
Bu ayetten şunu da anlayabiliriz ki o kavimde iki takvimi de kullananlar mevcuttur.Bununla birlikte başka bir ayette
“Sabahı aydınlatan O’dur. Ve O, geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı birer hesap ölçüsü kılmıştır. İşte bu, aziz ve alîm olan Allah’ın takdiridir.”
Enam Suresi- 96. Ayet
“O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır.”
Yunus Suresi – 5. Ayet
Ayette (Enam-96) da Güneş’in ve Ay’ın birer hesap ölçüsü kılındığından bahsediliyor.Bu ölçülere mevsimler, tarla ekimi vs gibi hesaplar da dahil edilir. Ancak mesele yılların hesabı olunca Yunus Suresi 5. Ayette Güneş ve Ay’dan bahsettikten sonra yılların adedini ve hesabını bilmemiz için Ay’a menziller tayin edilmiştir. Yılların sayısı çağları hesaplarken Ay’ı kullanmamız tavsiye edilmiştir. Daha önceki bir yazımızda Ay kelimesinin İngilizce etimolojisini vermiştik. Moon kelimesi “metiri”den yani ölçmekten gelmektedir. Zaman ölçümü ay ile yapılmaktadır. Deyim yerindeyse Ay Dünya için bir saat görevi görmektedir. Zira yazının içerisinde bahsettiğimiz özel zaman dilimlerini hep Ay ile hesaplıyoruz. Burada şu soru aklımıza geliyor. İnsanlık birgün başka bir gezegen yahut galaksiye giderse bu saydığımız zamanları nasıl tespit edecek? Bu konuda bir ayet bizlere ışık tutuyor-Allahualem-
“Ne yücedir O ki semada burçlar kılmış, hem içlerinde bir kandil, bir de nurlu ay asmış”
Furkan Suresi – 61. Ayet
Kur’an-ı Kerim’de Güneş’ten bahsedilirken şems kelimesi kullanılmaktadır ki mahiyeti de “Güneşide bir kandil kılmıştır.” böyle anlatılır. Yukarıdaki ayette Güneş kelimesi zikredilmemiş, kandil denilmiştir. Lakin Ay yine ismi ile geçmiştir.Burada Ay kelimesine ayrı bir vurgu var. Buradaki Ay kelimesi deyim yerindeyse bir makam gibi anlaşılıyor zira Güneşten sıraç, kandil diye bahsedilirken Ay içinde nurlu lamba tabiri kullanılabilirdi lakin Ay’ın direkt ismi ile geçmesinin bir hikmeti de Ay’ın Allah katındaki Kadir gecesini, Ramazan’ı ve diğer zaman dilimlerinin vaktini bizlere bildirmesi sebebiyle bir saat görevi görmesi olabilir.-Allahualem-. Makam dan kastımız “saat olma makamıdır”. Zira Burçların içerisinde kandiller ve Aylar asmıştır deniliyor ayette. Bir çok yıldız güneşimizin görevini yerine getirebilir lakin ”AY” olma durumu/makamı (Allah katında olan zamanı haber verme) ayrıdır gibi anlaşılıyor.
2 Comments
Ömer Bey, tespitleriniz ufuk açıcı ve bizleri tefekkür deryasına daldırıp çıkarıyor. Allah razı olsun… Ben de son günlerde zaman ile ilgili düşünürken yazınızı görmem tevafuk oldu… Einstein’ın dediği gibi geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki fark bir ilüzyondan mı ibaret acaba? Sitede yapılan vurgu gibi “an bu andır” o halde başka an yoktur diye yorumladım kendimce…Ve düşündüm geçmiş ve gelecek yoksa, mesela Veda Hutbesinde Efendimiz’i bekleyenler arasında bize yakın çağlarda yaşamış büyük zâtlar da var mıydı acaba? Düşünmeden edemedim… En doğrusunu Allah bilir…
Taha bey;
Değerli yorumlarınız için teşekkürler. Bir sonraki yazımızda değindiğiniz konuya kapı açabilecek bir telefon örneği verdik. Geçmiş gelecek irtibatı ile ilgili. İnşallah yakın bir zamanda yayınlanacak ikinci yazımız. Hayırlı Ramazanlar dilerim.