ZAMAN – 1
Nisan 28, 2020
ZAMAN – 2
Mayıs 17, 2020
Hepsini Göster

İBADETHANE

İbadethanenin kısa tanımı, ibadet edilen yer anlamındadır. İbadethaneler değişik isimlerle de anılmıştır. Tapınak, mescid(secde edilen yer), mabed gibi. İnsanların ibadetlerini yerine getirdiği yapıların genel ismidir ibadethane. İsimler dinlere göre değişiklik gösterse de ibadethane genel isimdir.

Bu yazımızda ele almaya çalışacağımız konu ise Tolkien’e yöneltilen bir soruya, bakış açısı geliştirmeye çalışmak olacaktır.

“Beni rahatsız eden tek eleştiri din olmayışı üzerine olan eleştiri(ve Kadın olmadığı hakkında ama bu önemli değil ve doğru da değil.) Bu “doğal teolojinin” olduğu tek tanrılı bir dünya. Kiliselerin, ibadethanelerin ya da dini ritüel ve törenlerin olmadığı konusu ise sadece tasvir edilen tarihi iklimin bir parçası.”

165. Mektup

Soruyu detaylandırmadan önce şunları akılda tutmamız faydalı olacaktır. Tolkien alegoriden hoşlanmadığı ve alegori yapmadığını bir çok kez dile getirmiştir. Yapmaya çalışacağımız şey bir alegori bulma çabasından ziyade bu eleştiriye bir bakış açısı kazanmaya çalışmak olacaktır. Öncelikle bu sorudaki mantığa bakacak olursak; özellikle İbrahim(as)’dan son peygamber Muhammed Mustafa(sav)’e uzanan süreçte(bilinen tarih açısından) saydığımız peygamberlerle ve şeriatları ile bir din algısının şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Bu anlayış Tanrı- Peygamber- Din-İbadethane/dini ritüel şeklinde bir anlayışın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu zincirleme anlayışın yer etmesi ile birlikte, Tolkien de eserlerinde Tek Tanrı İluvatar’dan bahsetmiştir. Hal böyle olunca Tolkien’e yöneltilen bu soru abes bir soru olarak görülemez. Bu zincirleme anlayışa sahip insanlar doğal olarak bu “zinciri” göremeyince eserlerde din olmayışı hakkında eleştiride bulunmuşlardır. Tolkien ise bu görüşe katılmayarak bu “doğal teolojinin olduğu tek tanrılı bir dünya kiliselerin, ibadethanelerin ya da dini ritüel ve törenlerin olmadığı konusu ise sadece tasvir edilen tarihi iklimin parçası cevabını vermiştir.

Yazımızı ibadethane özelinde daraltarak ilerleyeceğiz. Tolkien cevabında ibadethanelerin olmayışını tarihi iklimin bir parçası olduğunu belirttiğinden dolayı bu cevaba odaklanacağız. Cevabını arayacağımız soru ise bu tarihi iklimde neden ibadethane yok sorusu.

Bu noktada tarihi iklimin bir parçası sözünden yola çıkarak farklı tarihlerin iklimini içermesinden dolayı mitolojileri de inceleyebiliriz. Zira mitolojide birçok farklı inanç geçmektedir. Yine incelememiz üzerine bir çok mitolojide de Gökte Olan, Tek Olan, Tek Tengri gibi tek tanrılı inançlar da mevcuttur.

Mitolojiye bakmadan önce Rene Guenon’un bahsettiği dünyanın katılaşması konusu hakkında biraz bilgi vermemiz yerinde olacaktır. Guenon Niceliğin Egemenliği ve Çağın Alametleri kitabında bu konuyu genişçe işlemiştir. Bu katılaşma, niceliğin nitelikten daha çok değer verildiği, özden çok kabukla ilgilenildiği, maneviyatın yerine maddileşmenin giderek öne çıktığı bir süreçten bahseder. Burada geçmiş insanların evlerini ahşaptan yaparken bunun yerini zamanla “daha sağlam olan” taş yapıların alması ve bundan da sağlam olan evlerde metal kullanımını katılaşma örneği olarak sunar. Bu konuda simgesel anlatım üzerinden ise küreden küpe doğru şeklinde bir yola girildiğini anlatır. Küp şekiller arasında en değişmez ve en sabit şekildir. İşte bu yüzden maddi unsurlar arasında yeryüzüne atfedilen şekildir. Küp bu maddileşmenin simgesi iken küre ise göksel semavi ve letafeti simgeleyerek küpün zıddıdır.

Bu noktada katılaşmadan bahsettikten sonra şimdi mitolojiye bakabiliriz. Mitolojileri incelediğimizde karşımıza türlü hikayeler ve mücessem varlıklar, yapılar karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan birine örnek olarak labirent örneğini verebiliriz. Labirente giren kahraman, labirentin ortasındaki canavarı öldürdükten sonra özgürlüğe ermiş bir kişi olarak labirentten çıkar. Bunu günümüze yorarken, insanın nefsini öldürmesi ve özgürlüğüne ulaşması gibi yorumlayabiliriz.

Yine bir başka örnek ise ejderhayı öldüren kahramanlardan bahsedilir mitolojilerde. Ejderha türlü kötülükleri olan, altın sevdalısı bir canavar olarak bilinir ve ejderhayı öldüren kahraman, artık hakiki manada terakki etmiş birisine dönüşür. Burada günümüz yorumu ile bu olayı bir nefis mücadelesi olarak yorumlarız. Verdiğimiz örneklerin sayısını artırmak pek ala mümkündür. Fakat temel nokta şudur ki mitolojide mücessem olan varlıklar, günümüzde simgeseldir. Bunu ejderha-nefis üzerinden daha rahat okumak mümkündür ki birçok alim de nefsi ejderhaya benzetmişlerdir. Günümüzde ise nefis bir varlıktır lakin daha çok simgeseldir mücessem değildir.(Burada nefsin varlığının reddi anlaşılmasın kastımız karşımızda ejderha gibi bir mücessem varlık olmaması yahut labirent örneğindeki gibi günlük hayatın rutinlerinde boğulan insan da bir nevi labirenttedir) Değişmeyen desen ise insan-nefis mücadelesidir. Yazıda Guenon’un bahsettiği katılaşma sonucu mücessem varlıklar yerini simgeselliğe bırakmışlardır. Bu sebeple şöyle bir tablo yapabiliriz;

Tam bu noktada cevabını aradığımız neden ibadethane yok? sorusuna geçebiliriz. Verdiğimiz tabloya 3. satır olarak ibadethaneyi ekleyecek olursak; verdiğimiz tablonun mantığına göre ibadethanenin günümüzde simgesel, mitolojide mücessem olması gerekmez miydi? Tıpkı ejderha ve labirent örneklerinde olduğu gibi ama burada durum biraz değişiyor. Bahsettiğimiz düşünce/inanç katılaşması sonucu daha perdesiz bir inanca sahip olan insan için ibadethane simgesel olurken, perdeli/gafletli modern insan için ibadethaneler günümüzde mücessemleşmiştir.(deyim yerindeyse gözünün önüne getirilmiştir).Letafeten katılığa geçiş hasebiyle ibadethane mitolojide simgesel iken, günümüzde mücessem yapılarla karşımıza çıkmıştır. Yazımızda neden ibadethane yok sorusuna tarihi iklimlerden mitoloji üzerinden ve bahsettiğimiz zincirin(Tanrı-Peygamber- Din-Dini ritüel/ibadethane) son halkası üzerinden bir bir bakış açısı geliştirmeye çalıştık.

5 Comments

  1. Ömer Tahir Karahanlı dedi ki:

    Berk bey;
    Değerli yorumlarınız için teşekkürler. Yorumunuzda bahsettiğiniz Schuon ve Kızılderililer hakkında pek bilgim yok açıkçası ama bu konulara da eğilme gayreti göstereceğim. Bahsettiğiniz kitabi daha önceki bir yorumunuz üzere temin etmiştim ama dil probleminden dolayı önümüzdeki dönemde daha fazla faydalanabilirim inşallah. Sizlere ve diğer okuyucularimiza hayırlı Ramazanlar dilerim

    • berk dedi ki:

      Bence hiç gerek yok Ömer bey. Yani ilgili konularınıza konsantrasyonunuzun bozulmasını istemem açıkçası. Yan bir bilgi olarak haberdar olmak şimdilik yeterlidir belki. Siz bildiğiniz izi takip etmeye devam edin düşüncesindeyim. Tefekkürün kendine mahsus bir akışı/rüzgarı var. O akarken onu verimli kullanmaya bakmak lazım. Bir nevi rızık gibi bir şey o da…

      Hayırlı çalışmalar dilerim.

  2. berk dedi ki:

    Bir hayli düzelmiş sayılır. ama halen gözükmeyen yerler var.

    Bu arada çok iyi bir buluş “katılaşma” ve “Orta-Dünya”da mabedin gözükmemesi. Tebrik ederim. Güzel yakalamışsınız.

    Bu aklıma Frithjof Schuon’ın “kızılderililer” ve onların mabed anlayışını aklıma getirdi. Gerçi Schuon’dan başka Martin Lings ve Seyyid Hüseyin Nasr da buna değinirler ama Schuon bu manada; “ekolojik bereket ve perspektif” açısından kızılderililere ayrı bir önem verir. Kızılderililerin, “yere” ait bilgilere haiz; tabiri caizse onlara kodlu gibi olduğunu düşünürsek, bize ayrı kapılar açabilir.

    Tolkien’in kızılderili mitolojisi ile irtibatı hakkında bir yazar var: “Roger Echo-Hawk”.

    Bu da onun sitesi: https://pawneeland.wordpress.com/

    Bu da kitabı: https://www.amazon.com/Tolkien-Pawneeland-Secret-Sources-Middle-earth/dp/1494333414

    Paylaşmak istedim. Yazılarınızı ilgiyle takip ediyoruz.

    Muhabbetle…

  3. admin dedi ki:

    Feedbackleriniz için çok teşekkür ederiz. O problemi çözmeye çalıştık. Şuan okunabilirlik arttı mı acaba?

  4. berk dedi ki:

    Yazının tam ortasına bayağı kapatacak şekilde şema gelmiş. Maalesef yazıyı okuyamıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir