SİHİR – 3
Nisan 21, 2020
ZAMAN – 1
Nisan 28, 2020
Hepsini Göster

MİTOLOJİ YORUMLAMA

Mitoloji bir milletin, kavmin yahut topluluğun hikayelerinin/inancının anlatıldığı kimi zaman kahraman kimi zamanda bir davranışın ilk defa tanrılar tarafından nasıl yapıldığını anlatan yerel hikayelere mitoloji denir. Bu tanım çok eksik bir tanımdır, genişletilmesi mümkündür.

Mitoloji yazıdan ziyade sözlü aktarım ile nesilden nesile aktarıla gelmiştir. Zira anlatılan hikayeler çok çok eskinin fazlasıyla yeni kalacağı zamanlardan da eskidir. Buna rağmen karşılık yeni sayılabilecek mitlerde mevcuttur.

Mitoloji dinlemek; okumak kimileri için çok ilgi çekicidir. Bazı noktalarda; bugüne yansımalarını görmek ayrı bir etkileyicilik katmaktadır mitlere. Buna örnek olarak ise her ne kadar şuurlu olmasa dahi hakimlerin cübbe giymesidir. Hakim aslında bilinç altında bir din adamıdır ve göksel adaleti sağlar. Her ne kadar din dışı görüşün hakim olduğu bir dünyada yaşasak da bilinç altının bir dışa vurumudur hakim ve cübbe birlikteliği. Aslında pek ala bunu takım elbise ile de yapmaları mümkündür hakimlik işini.

Bu ve bazı vereceğimiz bazı örnekler mitolojinin tamamı olmasada hikmeti arayıp bulma adına bir kaynak teşkil ettiğini gösterir çünkü mitoloji saf temiz bir kaynak değildir ama kaynaktır. Her mitin aktarımı sırasında problemler olduğu gibi bazısı ise eğlence amaçlı hikayeler olabildiği gibi bazıları gerçek yaşanmış hikayelerden bahseder. Kimi aktarılanlar ise daha farklı bir amaç taşır. Örnek olarak;

“Sibirya efsanesinde bir avcı 99 ayı avlamış ve iki ayı karşısına çıkıyor. İki ayıyı da avlayıp sırtlayıp eve getiriyor. Karısı: Sen bu iki ayıyı avladın ama bu yüzden cezalandırılacaksın der. Çünkü inanca göre bir avcının hayatı boyunca öldürebileceği ayı sayısı 100’dür ve adam 101 ayı öldürdüğü için başına bir gelen kaza sonucu ölüyor.”

Bu ve benzeri hikayeler ise günümüzdeki “kamu spotu”na benzer hikayelerdir. Buradaki öğreti “ekolojik dengeyi bozmayın” fikrinin hikayeleştirilerek dilden dile dolaşmasıdır. Bu şekilde gerçek hikaye, eğlence amaçlı sahte hikaye ve bir öğreti olan kamu spotu gibi mitolojinin alt kategorileri mevcuttur.

Bizim dikkat çekmek istediğimiz konu ise mitolojideki bazı karakterlerin yorumlanması konusudur çünkü mitolojileri okuduğumuzda karşımıza türlü türlü canavarlar; medusalar; canavarlar; yarı insan yarı hayvan centaurlar; tepegözler, ejderhalar kurtadamların yanında şimşek tanrısı, ateş tanrısı; fırtına tanrısı; güneşin oğlu gibi bir yığınla tanrı çıkmaktadır.

Günümüzden bakınca bu varlıklar karşısında biraz şaşkınlıkla ve benzeri birşeyleri görmediğimizden ilk yaklaşımımız bunları hayal ürünü, uydurma hikayeler tarzında oluyor. Bunun elbette bunların “bilim dışı” olduğu tezidir.Gözlemlenebilen alanın dışındaki herşey sözümona “tek gerçekmiş” gibi kabul edilmektedir ve bununla birlikte insanlara bir zihin labirenti sunulmuştur. Bu labirente uymayan ne varsa dışlanmaktadır. Örnek verecek olursak Dogon kabilesi Sirius’dan kendilerine bir geminin geldiğini iddia eder ve Sirius yıldızı hakkında verdikleri bilgiler bilimle uyuşmaktadır. Burada bir “uzaylı” iddiasını görmekteyiz lakin otoritelerce(!) kabul görmediğinden uydurma gözüyle yaklaşılmaktadır çünkü uzaylı mevcut zihin labirenti konteksine uymamaktadır. Zamanı geldiğinde elbette dahil edilecektir bu labirente. Bu labirente uymayan “uzaylı” için şu ayetlere göz atarsak;

“Allah’ın herhangi bir şeyden yarattığına bakmıyorlar mı? Onların gölgeleri küçülerek sağdan soldan Allah’a secde eder vaziyette döner.”

“Göklerde ve yerde olan ne varsa dabbeler ve melekler Allah’a secde ederler ve onlar kibirlenmezler.”

Nahl -48 49. Ayetler

“Göklerde ve yerde bulunan her şey ve bunların gölgeleri sabah akşam, isteseler de istemeseler de Allah’a secde ederler.”

Rad Suresi -15. Ayet

Nahl Suresi 48. Ayette gölgeleri sabah akşam secde eder deniliyor. Birinci soru elbette şu olacak; gölgeden bahsediliyorsa elbette ışığı geçirmeyen bir beden sahibinden bahsediliyor. Bir ikinci nokta ise sabah akşam, bu dabbelerin yaşadığı yere, bir güneş yahut yıldız doğup batıyor demektir ki sabah akşam oluşmaktadır. Bu örneklerle deyim yerindeyse dayatılan zihin labirentinin dışına çıkılabilir. Bu zihin labirentini ve gardiyanlık görevi biçilen “bilimi” ayrıca detaylı anlatmak gerekir lakin yazımızın konusu olmadığından çok kabaca ele aldık.

Mitoloji anlatılarında türlü türlü varlıkları yorumlamakta çoğu zaman sıkıntı çekmekteyiz. Zira klasik manada bildiğimiz varlık kategorisi çok az. Bir müslüman için iki kategori daha geniştir bu bilgi. İnsan, hayvan, bitki melekler ve cinler akla gelen ve eldeki varlık kategorileri bunlardır. Bu sebeple mitolojide karşımıza çıkan varlıkları yorumlarken kabullenme ve yorumlama da güçlük çekiliyor ve bir çoğunu reddetme eğilimine giriyoruz. Oysa biraz tefekkürle bu varlık kategorisini biraz daha genişletmek mümkün. Nahl suresinde dabbe kelimesi geçmekte. Dabbe kısa tanımıyla hareket eden varlık demek. Göklerde ve yerde hareket eden bedeni ışık geçirmeyen, gölgeleri olan varlıklardan bahsediyor yüce kitabımız.(Burada cin akla gelebilir lakin herhangi birşeyden denilmiş ayette yani cinlerden de başka varlıkların kastediliği anlaşılabilir) Kur’an-ı Kerim. Yine cin kelimesi bir varlık, bir cins, ırk olduğu gibi örtülü varlık manasına da gelmektedir ki bazı dönemlerde mücessem varlıklar olarak da insanlara hizmet etmişlerdir. Bu cinlerin görüntüleri şekilleri mitolojide tanrı diye adlandırılan varlıklar olamaz mı?

“Cinleri Allah’a ortak koştular. Oysa onları da Allah yaratmıştır. Bilgisizce O’na oğullar ve kızlar yakıştırdılar. Allah, onların ileri sürdüğü vasıflardan uzak ve yücedir.”

Enam Suresi – 100. Ayet

Aynı şekilde melekler de nurdan yaratılmış varlıklardır. Bu kelime aynı zamanda melik temsilci manasındadır. Melek kelimesinden sadece melekleri anlamak biraz eksik kalacaktır. Yine başka bir ayette Allah meleklerden de resuller seçtiğini buyuruyor. Yine insanlar bu melekleri de zamanla unutup tanrılaştımış olamazlar mı ve bir takım heykeller figürlerle anmak istemiş olamazlar mı?

“Hamd gökleri ve yeri yaratan , melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü herşeye hakkıyla yeter.

Fatır Suresi – 1. Ayet

Ayette de vurgulandığı üzere Allah yaratmada dilediğini artırır dilediğini azaltır. Mitolojide karşımıza çıkan varlıkları görünce kabullenemiyoruz. Örneğin ejderha ve griffon gördüğümüzde zihin labirentinin de etkisiyle olamaz gerçek değildir diyoruz lakin şunu unutmamak lazım bu noktada istemsizce Allah’ın yaratımına sınır koyuyoruz.(Burada iddiamız gerçekten yaşamışlardan ziyade mülahaza dairesinin geniş tutulmasıdır. Yaşamlarına dair izler başka bir konudur.)

Bu konuda sevdiğimiz bir büyüğümüze yönelttiğimiz bir soru ile yazımızı sonlandıralım.

“Mitolojide türlü türlü tanrılar ölümsüz varlıklardan bahsediliyor. Bunların hepsinin de uydurmadan fanteziden ibaret olduğunu düşünmüyorum. O sebeple ölümsüz! varlıklar nerededir?

Aldığım cevap kendi adıma ufuk açıcı idi;

-Bir kısmı hapsedildi.


İllüstrasyon ©  Rowye

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir