Yüzen Güneş

Allah’ın ayetleri afakta ve enfüste, yerde ve göktedir. Kainatın kapıları zahirde kapalıysa da, batında Hz. Muhammed’e (s.a.s.) ve O Nebiye vefa sahibi tüm ümmete açıktır. Çünkü vefa O’nun yamaçlarında açan bir çiçektir. Bu kapıyı bulabilmek için göklerin ve yerlerin sakinlerinin desteğini almak için salat ü selam getirmeye muhtacız. Semada ve arzda Salat ü selamın açamayacağı kapı, Muhammedi olanın giremeyeceği hiçbir kapı yoktur. Aradığımız kapı buldurulursa  kapıdan geçerken “ve ala alihi” demek üzerimize borç olsun. Kapı, “göğü, yerin yollarından daha iyi bilirim” diyen Hazreti. Ali’dir ve ehl-i beyttir.

Allahümme salli ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ve sellim.

Bu ikinci bölümde, bulut kavramlarının dilsel arka planını irdeleyip, “hava evreni” düşüncesine giriş yapacağız.

Sahâb (سَحَاب(: Bu kelime Arapça’da “bulut” anlamına gelir. Kökü, “s-h-b” kökünden türemiştir ve bu kök, genellikle kaplama, yayılma veya bir şeyin üzerini örtme anlamına gelir.

Anân (عَنَان(: kelimesinin kökeni, “ع ن ن” )ʿ-n-n) kökünden gelir. Bu kök genellikle “dizgin” veya “kontrol” gibi anlamlar taşır, ancak “bulut” anlamında da kullanılır.

Kâinatın yaratılış sebebi Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s) o bulutu tarif ederken yeryüzündeki insanoğlunun bildiği örtme manasındaki bulut olan sahâb olmadığını, kontrol, dizginleme manasındaki bulut olan anân olduğunun altını net bir şekilde çizmektedir. Ardından bu evrenin sınırı olan tahmini 46,5 milyar ışık yılı mesafenin ışık hızından 100 milyon kat daha hızlı hareket ederek kat edilmesi ifade ediliyor nurlu sözlerinde. Çünkü o ne söyledi ise bize hep doğruyu söyledi. Acaba burada bu kadar hızla gidilebilecek bir yöntemden bahsediliyor olabilir mi?

Uzayımızın, parçacıkların yüzdüğü bir Higgs denizi/alanı olduğu keşfettikleri için 2013 yılında François Englert ve Peter Higgs, Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldüler. Bana göre bu keşif ile birlikte insanlık, evrenin doğuşunun gizemini anlamaya doğru büyük bir adım atmış oldu. Ne güneş aya erişebilir, ne de gece, gündüzün önüne geçebilir. Hepsi bir felekte (yörüngede) yüzmektedirler. (Yasin, 40) Kur’an-ı Hakim’deki yesbehun “yüzerler” kelimesi (ingilizce çevirisi floating değil, “swimming”, dir. Türkçe çevirisi kulaç atan bir yüzüş) demektir. Bu da Kur’an ın binler mucizesinden biridir. Bediüzzaman’ın 24. Söz de belirttiği gibi, “Şu koca güneş dahi gök denizinde Şems-i Ezelî’nin ‘Nûr’ isminden tecellî eden bir lem’anın katre misâl bir ayinesidir. Ey kalb-i insani! Sen nasıl bir güneşin ayinesi olduğunu bundan bil.

Yaşadığımız evren bir tür su. Anân bulutu ise havada hızla hareket eden su taneciklerinde bir su kütlesi. O halde işaret edilen şey, uzayımızı tanecikler halinde kontrol ederek, dizginleyerek hava uzayına taşımak ve orada ilerlemek olmalı. Hava uzayı mı? Var mı böyle bir şey gerçekten? Maddenin yüzdüğü alem gibi, ilmin süzüldüğü bir hava alemi mi bu hava uzayı?

Hava Evreni

 Eğer hava evreni mevcutsa bunun izlerini görüyor muyuz? Hava elementi bilginin taşınması ile ilgili bir elementtir. Çok akışkandır, her yere sızar ve bu yönüyle nüfus edicidir.

‘Marifetullahın üç sahitlerinden ikincisi olan hava, hissedilir fakat ne görünür ne de tutulur. Ona karşı sen, yüzün, ağzın, ruhunla o rahmet nesimine karşı teveccüh et kendine mukabil tut. Tereddüt elini uzatma, tutamazsın. Ruhunla teneffüs et. Tereddüt eli ile baksan, tenkit eli ile el atsan, o yürür, gider. Senin elini mesken ittihaz etmez, ona razı olmaz.” der Bediüzzaman. Bu evren göz ile görülemese, el ile tutulamasa da selim bir kalp ve vicdan ile tam hissedilebilir.

   Hava Elementinin İzleri

Evrenimizde hava evreninin izini sürmek için şunları inceleyebiliriz:

• Işık orada daha hızlı hareket edeceği için süperluminal (ışık hızı ötesi) fenomenler
• Parçacık ya da maddeler arası bilgi aktarımları (kuantum dolanıklığı, radyo/foton hareketleri, solucan delikleri vs.)
• Ateşi (elektrik, radyasyon, ısı) besleyen şeyler (metaller, havanın kendisi vs.)
• Farklı alem ya da evrenlerde gezip bilgi getiren kanatlı varlık olan melekler

Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Siz de havanın özelliklerinden yola çıkarak farklı örnekler paylaşırsanız çok sevinirim. Bu yazı dizisinin devamı (3. bölümden sonraki yazılar), sizden gelen fikirlerle birlikte şekillenecek.

İkinci bölümü burada noktalıyoruz. Son bölümde “süperlüminal” (ışık ötesi) fenomenler, EPR, solucan delikleri, tünelleme ve “hava evreni” hipotezi arasındaki bağlantıya değineceğiz.