Gelecek Rüyaları-1
Haziran 17, 2019
8. Söz
Temmuz 5, 2019
Hepsini Göster

Yıldız ve Gezegen – 3

Önceki iki yazı dizimizdeki 12 gezegen hakkındaki bilgileri, yorumların bazılarını internette de bulabilirsiniz. Bu 12 gezegen ve Yusuf(as)’ın kıssasını başka bir açıdan yorumlama niyetindeyiz.

Bilindiği üzere Yusuf(as) kardeşlerinden ayrı düşmüş ve nihayetinde kardeşleriyle tekrardan buluşmuştur ve gördüğü rüya hakikat olarak gerçekleşmiştir. Kardeşleri yaptıklarına pişman olmuşlar ve Yusuf(as)’ın duasıyla affedilmişlerdir. Bu ayrılığı ve buluşmayı şu şekilde yorumlamak da mümkündür. Biz bugün bu 12 gezegene uzağız ve ilerleyen zamanda tekrardan bir buluşma(o gezegenlere ulaşma) olacağı kanaatindeyiz. Güneşin ışıklandırdığı 12 gezegenin deyim yerindeyse rüyadaki gibi secde etmeyi tevil edersek hidayetin ulaşacağı gibi düşünebiliriz. Zira bu rüyayı yorumlarken şu hadis-i şerif ile birlikte yorumlamakta fayda var.

“Benim ismim güneşin doğup battığı her yere ulaşacaktır.”

Peygamber Efendimizin(sav) isminin 12 gezegene ulaşacağını düşünmemize sebepte bu hadis-i şeriftir. Zira hadis-i şerife ilk bakışta; burada dündayadaki heryer ülke, kabile kastedilmiştir denilebilir ama şu soru yerinde bir sorudur güneş sadece dünyanın üzerine mi doğup batıyor?

Gözümüzü ve aklımızı yerden semaya çevirisek hadis-i şeriften nasibimiz daha fazla olacaktır. Güneş elbette dünyanın üzerine doğup battığı gibi diğer gezegenlerin de üstüne doğup batmaktadır. Bu hadis-i şerif’i bu sebeple Yusuf(as)’ın kıssasıyla birlikte değerlendirdik. Bununla birlikte rüyada Ay ve Güneş de zikrediliyor. Buralara da Peygamber Efendimizin(sav) isminin ulaşması gibi bir misyonu olmalı hadis-i şerif’in muhataplarının. Şu anki mevcut durumda Ay makul bir hedef dursa da Güneş için böyle bir durum söz konusu mudur? Bunu bilemeyeceğiz lakin bugün uzak gelen Güneşte ikamet yarın yakın gelebilir. Bu durumu örneklemek gerekirse ulaşım araçlarının gelişimi ve ateşe dayanıklı maddelerin gelişimini birlikte ele alınabilirse neden olmasın sorusuna kapı açılabilir. Bunun yanında Hadis-i Şerif’de zikredilen güneş için şu soruda akla gelmelidir? Hangi güneş? Yani bütün misyon(ismini ulaştırma) bizim güneş sistemimize kadar mı? Burada bir önceki yazıda adı geçen Kardashev ölçeğinden biraz bahsedersek; başlangıçta 3 tip uygarlık olarak öne sürülmüştür. Tip1 uygarlık; gezegen kaynaklarını kontrol edip gezegene tamamen hakim olan uygarlık, Tip2 uygarlık; güneş sistemini kontrol edebilecek seviyedeki uygarlık. Tip3 uygarlık; bütün galaksiyi kontrol edebilecek seviyedeki uygarlık, Bu ölçeğe zamanla artı ve eksi yönde eklemeler yapılmış önerilmiştir. Biz de bu ölçekle birlikte şu soruyu yeniden değerlendirmeliyiz, hangi güneş? Sadece bugün dünyamızı aydınlatan güneş olarak düşünürsek elbette ve doğru olarak anlarız lakin bu nakıs olacaktır. Sebebine gelirsek;

“Ne yücedir O ki Semada burçlar yapmış, hem içlerinde bir kandil, birde nurlu ay asmış”

Furkan Suresi- 61. Ayet

Bu açıdan bakıldığında Peygamber Efendimzin(sav) ismini ulaştırma misyonunu sadece bizim güneş sistemimizle ilgili görmemeliyiz.

Bu noktadan sonra yıldız ve gezegen konusuna geri dönersek şimdiye kadar açıklamalar yapmaya çalıştık. Necm ve Kevkeb kelimelerinin farklı şeyler anlatmaya çalıştığından bahsettik. Bu noktada Yusuf Suresi’ndeki ilgili ayette dikkatimizi başka bir nokta daha çekmekteydi yaklaşık 1-2 yıldır dikkatimi çekiyordu bu konu. Ara ara konuya tekrar baktığımda oldu ama tam anlamıyla tatminkar bir cevap bulamadım. Sorumu siz değerli okuyucularımızla da paylaşma niyetindeyim.

Yıldız ve gezegen kelimelerinin farklı manaları olduğunu yineleyerek; insan için kullanılan bir tabir vardır; cesed-i necm-i nuraniye buna astral beden de deniliyor. Yıldızsal nurani beden şeklinde çevirebiliriz bu tabiri. Yıldızsal beden, insanın yıldızlarla ve nuraniyetle ilgisini gösteriyor. Cesed-i necm-i nurani ile ilgili Risale-i Nur’da üçüncü tabak-i hayattan bahsedilirken, İdris(as) ve İsa(as) için melek hayatı gibi bir hayata girerek nurani bir letafet kesbeder. Adeta beden-i misali letafetinde ve cesed-i necm-i nuraniyetinde olan cismi dünyeviyeleriyle semavatta bulunurlar, deniliyor. Yıldızsal bedenle ilgili bu tanımlamaları ve bilgileri elimizde tutarak Yusuf Suresi’nde dikkatimizi çeken nokta ise şudur; 12 gezegenin 12 insanı temsil etmesi, Eğer ki 12 necm tabiri kullanılsa bunu yıldızsal bedene atıf olarak değerlendirebilirdik ama kevkeb/gezegen tabiri ile insan temsil ediliyor. Burada insan ile gezegen arasında nasıl bir ilişki var acaba diyoruz.

Bu soruya kısa yoldan cevaplar verilebilir. İnsan gezegende yaşıyor bu münasebetle gezegen tabirinin insanı temsil etmesi gayet normal denilebilir yahut gezegenlerde bir yaşam, külliyet kesbettiğinden yine uygundur veyahut kevkeb ışık alan, güneşten ve aydan ışık alan ve bununla aydınlanan yerlerdir, bu sebeple kullanılmıştır. Bu saydığım cevaplar zaman içerisinde aklıma gelen veyahut duyduğum cevaplardır. Kendi içlerinde doğrudurlardır ama nedense arkasında daha başka bir mana daha olabilir mi sorusudur. Bu düşünceme sebebiyet verense, ilim şehrinin kapısı Hz. Ali Efendimiz(ra)’in bir duası sebebiyledir.

“Ya Rab! Benim gezegenimi nur eyle.Ahir zamana kadar bedi bir surette ışıklandır, şulelendir.”

Bu duaya Risale-i Nur’da Şualar kitabında da yer verilmiş ve bir tevili yapılmıştır.

ALTINCI REMİZ

Madem Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.), üstad-ı kudsîsinden aldığı derse binaen, Kur’ân’a taallûk eden gelecek hâdisattan haber veriyor. Ve “Benden sorunuz” diye müteaddit ve doğru haberleri verip bir şah-ı velâyet olduğunu öyle kerametlerle ispat etmiş. Ve madem bu asırda Avrupa dinsizleri ve ehl-i dalâlet münâfıkları, dehşetli bir surette Kur’ân’a hücumu hengâmında Risale-i Nur o seyl-i dalâlete karşı mukavemet edip, Kur’ân’ın tılsımlarını keşfederek hakikatini muhafazaediyor. Ve madem

مَدَى الدَّهْرِ وَاْلاَيَّامِ يَا نُورُ جَ بِاْلاِسْمِ نُورًا وَبَهْجَةً ” كَوْكَبِى“اَقِدْ 2 لْجَلَتْ

fıkrasıyla, Yirmi Sekizinci Lem’ada ispat edildiği gibi sarahata yakın bir surette Risale-i Nur’a işaret etmekle beraber, Sûre-i Nur’daki Âyetü’n-Nur’un Risale-i Nur’a işaretine işaret eder. Ve madem اَقِدْ كَوْكَبِى بِاْلاِسْمِ نُورًا mânâ ve cifirce tam tamına Risale-i Nur’a tevafuk ediyor. Elbette diyebiliriz ki, bu fıkranın akabinde

جَلِيلٍ جَلْجَلَيُّوتٍ جَمَاهٍ تَمَهْرَجَتْ هُوجٍ جَلْمَهُوجٍ جَلاَلَةٍ باٰجٍ اَوَبَهْرَةِ تِبْرِيزٍ وَاُمٍّ تَبَرَّكَتْ بِتَعْدَادٍ اَبْرُومٍ وَسِمْرَازٍ اَبْرَمٍ

fıkrasıyla Risale-i Nur’un bidayette On İki Söz namında iştihar ve intişar eden on iki küçük risalelerine kelimeler Süryânîdaki on iki fıkrasiyle, bu karine 1اَقِدْ كَوْكَبِى ara birer işarettir. Gerçi elimde bulunan Celcelûtiye nüshası en sahihve en mutemeddir. İmam-ı Gazâlî (r.a.) gibi çok imamlar Celcelûtiye’yi şerhetmişler. Fakat bu Süryânî kelimelerinin mânâsını tam bilmediğimden ve nüshalarda ihtilâf bulunduğundan, her birisinin vech-i işaretini ve münasebetini şimdilik bilmediğimden bırakıyorum.”

Burada dikkatimizi çeken nokta ise 12 risaleye delalet eden “karin 1َقِدْ كَوْكَبِى esiyle,” kevkeb kelimesidir. Kevkeb ve 12 rakamınının birlikteliğini bu dua da görüyoruz Yusuf Suresi’ndeki gibi. Bu tevile karşı;

Eğer bir muannid tarafından denilse, “Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) bu umum mecazîmânâları irade etmemiş.” Biz de deriz ki:

Faraza Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) irade etmezse, fakat kelâm delâlet eder. Ve karinelerin kuvvetiyle işârî ve zımnî delâletle mânâları içine dahil eder.

Bu itiraza karşı cevap verirken bu cevaba katılmakla birlikte Hz Ali Efendimiz’in duasında kastettiği “kevkebimi nur eyle”nin gerçek manasını hala merak etmekteyiz? Bir ihtimal konunun burçlarla alakası olabilir mi, onu da bilemiyorum? İnşallah bir gün tam manasına ulaşabilirim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir