Uzaylı – 4
Kasım 8, 2024
Gelecekteki Duanın Geçmişte Kabulü
Aralık 3, 2024

Bir önceki yazımızda İbrahim(as) ve Lut(as) kıssalarını incelemiştik. Bu konularda klasik varlık kategorilerinin (daha önce saydığımız Melek, Cin, İnsan, Hayvan ve Bitki) dışındaki varlıklara işaretler taşıdığını görmüş olduk. Buradan sonra uzaylı ziyaretleri diyebileceğimiz bir kategori ile devam etmeyi planlıyoruz. İnternette pek çok “uzaylı/UFO gördüm” videosu dolaşmakta. Bu videolara dikkatli yaklaşmak gerektiğinden ve teyit edilebilirliği sıkıntılı olduklarından temkinli bir yaklaşım sergiliyoruz. Bu insanlardan kimisi şöhret, kimisi sahte bilgi yaymak yahut dikkat çekmek için beyanat verebiliyorlar. Bunların yanında çok azında ise hal ve tavırlarında hiçbir yalan emaresi gözükmeyen kişilerin videoları da mevcut. Daha önceki yazılılarımızda Hezekiel ve Lut(as ) kıssaları kategorisel olarak uzaylı ziyaretine girer. Hal böyleyken Kur’an-ı Kerim’de bu türden başka ziyaretlere işaret var mı? diye bir soru akıllara geliyor.

Eski çağlarda bir uzay aracı ile dünya ziyaret edildi mi acaba? diyerek yönetilen bir soruya Oktan Keleş Kam Baba-2 isimli videosunda detaylıca bir cevap veriyor. Salih (as)’ın kavminden bahsedip;

 

“Sen ve beraberindekiler yüzünden uğursuzluğa uğradık” dediler. Salih: “Uğursuzluğunuz Allah katındandır; belki imtihana çekilen bir milletsiniz” dedi.

Neml Suresi 47. Ayet

 

Burada ayet orijinaline “kalu tayyerna” kelimesi geçmekte ve bu kelime için mealler uğursuzluk sebebi uğursuzluk kuşu olarak çevrilmiştir fakat bunun doğrusunun “uçan bir nesne, bir uzay aracı olduğunu belirtip daha önceden resmettiği uzay aracı olduğunu söylüyor

 

Tengri’nin Türkü’nün Gemisi 

 

Bu kavmin yani Salih(as) kavminin devam ayetlerde yeryüzünden silindiği ve orada hiç yaşamamışlar gibi oldukları belirtiliyor. Biz de ayette geçen kelimeyi (tayyerna yahut Türkçe çevirisi ile uğursuzluk sebebi yazarak) arattığımızda başka ayetlerde de bu kelimenin geçtiğini gördük. Yasin suresi 18. ayette iki elçinin (ayette kavmin ismi net olarak belirtilmiyor) gönderildiği ve bu elçilerin yalancılıkla suçlandığı ayette, o kavim de yine bir uğursuzluğa uğradıklarını söylüyorlar. (Kambaba videosunda bu geminin görünmesinin, uğursuzluk sebebi sayıldığından dem vuruluyor.) Bu iki elçiye destek olarak, şehrin öbür ucundan gelen bir kişi devam ayetlerden anlaşılacağı üzere şehit ediliyor.

 

“Kendisinden sonra kavmi üzerine (onları cezalandırmak için) gökten hiçbir ordu indirmedik. İndirecek de değildik.”

“Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler.”

“Kullara yazıklar olsun! Kendilerine hangi elçi gelse, onu alaya alıyorlardı.”

Yasin Suresi 28-30. Ayetler

 

Burada o memleket halkı için bir ordu gönderilmediğinden bahsediliyor. Ayetten iki çıkarım yapılabilir; birincisi böyle bir ordunun varlığı, ikincisi ise, o gemi vasıtasıyla yapılmış olabilecek ses ile yok olma hadisesi. Bir başka ayette yine bu uğursuzluk kuşundan bahsediliyor ve

 

Andolsun biz, Firavun ailesini, öğüt alsınlar diye yıllarca süren kıtlık ve ürün eksikliği ile cezalandırdık.

Fakat onlara iyilik geldiği zaman, “Bu bizimdir, (biz çalışıp kazandık)” derler. Eğer başlarına bir kötülük gelirse, Mûsâ ve beraberindekilerin uğursuzluğuna yorarlardı. İyi bilin ki, onların uğursuzluk sebebi ancak Allah katında (yazılı)dır. Fakat çokları bilmezler.

Dediler ki: “Bizi büyülemek için her ne getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz.”

Araf Suresi 130-132

Bu gemi firavun ailesine de gözükmüş ve Firavun ailesi de yine Musa(as) ve beraberindekileri suçlamışlar. 132.ayette bu gemi ile ilgili ilginç bir ifade var.

“Bizi büyülemek için her ne getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz.” Kur’an-ı Kerim’de bahsi geçen apaçık mucizelerden birisi de sanırım bu ayetteki uğursuzluk kuşu yani o gemi. Buna rağmen yine de inanma gibi bir şey söz konusu olmuyor. Bunların yanında bahsi geçen videoda ilginç bir soru daha vardı.

“Biz gece ona ve ailesine baskın verelim, sonra da onun dostuna, ailesinin yok edilişinde bulunmadık, şüphesiz biz doğru söylüyoruz, diyelim” diye aralarında Allah’a yemin ettiler.

Neml Suresi 49. Ayet

Dokuzlu çete burada Allah adına yemin ederken;

 

“Sanki orada hiç oturmamışlardı. Biliniz ki, Semûd kavmi gerçekten Rablerini inkâr ettiler. Yine bilesiniz ki, Semûd kavmi uzak kılındı.

Hud Suresi – 68. Ayet

Semud kavmi’nin Rab’lerini inkar ettiğinden bahsediliyor. Bu bir çelişki doğuruyor gibi gözükmekte. Yani Allah adına yemin ederlerken Rablerini inkar ediyorlar. Bu nasıl olabilir? deniliyor bahsi geçen videoda. Burada durup Baran Aydın’ın kitabından bir alıntı yapacağız.

 

“ Zülkarneyn’e verilen sınırsız yetkinin tanımı ayette, “ister azap et ister adalet ile hükmet” şeklinde geçmektedir. Kur’an’daki bu ayetin İskandinav mitlerinde yer alan Tanrıların Yurdu Asgarda şehri ile mitolojik bir bağı vardır. İskandinav mitlerinde Asgarda ‘nın sırrı nedir? Odin/Oğuz Kağan azap etme yetkisini Asgarda’ya vermiştir. Bu azap etme sırrından dolayıdır ki Asgardalılara İskandinav mitolojisinde Tanrıların Gizli Yurdu ismi verilmiştir. Bu şehir nerededir? Hangi boyutta yer almaktadır? Müdahale etme yetki ne zaman verilmiştir? Yine son kitapta helak etme amaçlı inen bazı malikler veya beşer cinsinden olmayan peygamberler Asgardalı mıydı?”

 

Helak etmeye gelenlere dair Lut (as)’ın “siz korkulacak bir kavimsiniz” dediği ayeti hatırlarsak, bu gelenlerin kim oldukları daha net anlaşılır sanırım. Rab kelimesinin kullanımını daha önceden açmış ve efendi, lord gibi şahıslara verilebilecek bir isim olduğundan da bahsetmiştik. Sorulan sorudaki çelişkiyi (Bir tarafta Allah adına yemin varken, bir tarafta da Rab’lerini inkar var) bu şekilde ortadan kaldırabiliriz. Semud kavminde Allah’ı inkar yok, Rablerinin inkar var. [Yine Tevrat’ta geçen, görülebilen, konuşabilen Rab gibi.]. Bu sebeple de Semud kavmi  kendi Rablerini, efendilerini, lordlarını inkar ettiğinden bu helaka uğramış olabilirler. Yine Tevrat’ta geçen Rab Tanrı kavramını vermiş ve bunun gerçekte tek olan Tanrı kavramının nitelediğini belirtmiştik. Ayrıca Tevrat’ta aynı Tek Olan Tanrı kavramını nitelerken kullanılan bir başka tanım daha vardır “Rablerin Rabbi”. Sanırım bu kullanım şekli iyice anlaşılmıştır. Bu sebeple biz de ilginç bir soru sorarak Semud kavminin Rabbi, Efendisi kimdi sorusunu sorabiliriz yine bu noktada Firavun’un söylediği

“Ben sizin en büyük rabbiniz değil miyim?” sorusundaki kasıtta böyle bir işaret taşıyor olabilir. Olmadığı belli olmuş ki kendisi Rablik iddiasıyla denizde boğulmuştur. Bu sebepten bizde ilginç bir soru sorarak şunu sorabiliriz Semud kavminin inkar ettiği Rabbi, efendisi, lordu kimdir?

Sorunun cevabı gemiyi idare eden Zülkarneyn Oğuz Kağan olabilir mi diye aklımızdan geçmiyor değil.

Not: Kur’an-ı Kerim’de geçen her Rab kelimesi kastettiğimiz şekilde efendi, lord manasına gelmemekte. Alemlerin Rabbi gibi kullanım olduğu gibi Rab kelimesi tekil de kullanılmakta. Rab kelimesini geçtiği yerlerin hepsinde böyle üçüncü bir şahıs kastedilmiyor, direk Allah’ın kastedildiği yerlerde mevcut. Bu sebeple bu gözle bakarken okurlarımızın dikkatli olmalarını istirham ediyor ve karıştırmamalarını Rabbimizden niyaz ediyoruz.

1 Comment

  1. Musa Deliorman dedi ki:

    Ufuk açıcı bir seri oldu. Yazının sonunda ki not çok elzemdi. Şahsım adına “Rab” kelimesi hemde “Uzaylı” kelimeleri çok genişlemiş oldu. Akla diğer helak edilen kavimleri getirdi. Yazınızın devamını merakla bekliyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir