Uzaylı – 2
Ekim 10, 2024
Titan'dan kalkış yapan bir roket ve arkada Satürn manzarası
İkinci Bölüm – Yola Çıkış
Ekim 30, 2024

Yazı dizimizde cin-uzaylı eşleşmesini yaparken anlatımları biraz daha detaylı ve yavaştan alarak, belirli bir sıralamayı takip etmemiz gerekirdi belki de. Bunu yapmama sebebimiz okurlarımızın belirli bir düzeyde olması birinci önceliğimiz ve buna ek olarak geçmiş bazı yazılarımızda bu konulara atıflar yapmış bulunmamız. Bu seriyi yavaşlatmama sebebimiz ise anlatmak istediğimiz konuya bir an önce giriş yapmada gösterdiğimiz aceleciliğimizdir. Aceleciliğimizi mazur görün zira siz kıymetli okurlarımızın çok fazla vaktini almak istemiyoruz.

Bir önceki yazımızda değindiğimiz Musa(a.s) ve cinlerin irtibatı meselesinde dikkati bir nebze Tevrat ile ilgili bölümüne yöneltmiş ve bozulmamış Tevrat o kavmin elinde bulunuyor olabilir mi demiştik? Burada soruyu tersten de soracak olursak acaba Tevrat’ın bozulmasında bu kavim ile Yahudiler arasında bir irtibat oldu mu? Bu şekilde düşünmemizin sebebi bir ayet oldu.

 

“ Ey İsrailoğulları! Geçmişte size verdiğim nimetimi ve sizi alemlere üstün kıldığımı hatırlayın”

Bakara Suresi – 122. Ayet

 

Alimin kelime anlamlarından bir tanesi topluluk, insanlar manasına gelmektedir. Yine bu bağlamda biz cümle alem tabirini de kullanmaktayız. Kur’an-ı Kerim’de bizlerin gördüğü daha çok ikinci anlamı ile alemler melekler, cinler ve insanlardan oluşan akıl sahibi varlıklar demektir. Bu görüş İbn-i Abbas’a aittir. Zira biz “Alemlere Rahmet” derken bu ikinci anlamıyla kullanıyoruz alem kelimesini. Bu alem kelimesinin genel yorumuyla bu ayete de uzay perspektifinden bakınca acaba Yahudilerin uzaylılarla yahut cinlerle bir ilişkisi olmuş mudur? sorusu aklımıza geldi. Buna dair herhangi bir anlatım Yahudi tarihinde geçmiş midir acaba diyerek bu konuda bir takım araştırmalara koyulduk. Acaba Yahudi tarihinde uzaylılarla bir irtibata geçilme durumu olmuş mudur? Olduysa buna işaretler var mıdır? diye bakarken, bu konudaki en meşhur anlatı, Tanrıların Arabaları kitabına da konu olmuş Tevrat’ın Hezekiel bölümüne rastgeldik.

 

“ Kuzeyden esen kasırganın göz alıcı bir ışıkla çevrelenmiş, Ateş saçan büyük bir bulutla geldiğini gördüm. Ateşin ortası ışıldayan madeni andırıyordu. En ortasına insana benzer dört canlı yaratık duruyordu; her birinin dört yüzü, dört kanadı vardı. Bacakları dimdikti, ayakları buzağı ayağına benziyor ve cilalı tunç gibi parlıyordu. dört yanlarında, kanatların altında insan elleri vardı. Dördününde yüzleri, kanatları vardı. Kanatları birbirine değerek dosdoğru ilerliyor, ilerlerken sağa sola dönmüyordu.”

Tevrat Hezekiel:1: 4-9

 

“ Bu dört yüzlü yaratıklara bakarken, her birinin yanında, yere değen bir tekerlek gördüm. Tekerlerin görünüşü ve yapısı şöyleydi; sarı yakut gibi parlıyorlardı ve dördü de birbirine benziyordu. Görünüşleri ve yapılışları iç içe geçmiş bir tekerlek gibiydi. Hareket edince yaratıklar baktıkları dört yönden birine doğru sağa sola sapmadan ilerliyordu. Tekerlerin kenarı yüksek ve korkunçtu; hepsi çepeçevre gözlerle doluydu”

 

“ Yaratıklar hareket ettiğinde onlar da hareket ediyor yaratıklar durduğunda onlar da duruyor, yaratıklar yerden yükseldiğinde onlar da yükseliyordu.”

“ Yaratıklar hareket edince, kanatlarının çıkardığı sesi duydum. Gürül gürül akan suların çağıltısını, Her Şeye Gücü Yeten’nin sesini, bir ordunun gürültüsünü andırıyordu. Durunca kanatlarını indiriyorlardı”

 

“ Baktım, Her Keruv(Melek) yanında birer tane olmak üzere dört tekerlek gördüm. Tekerlekler sarı yakut gibi parıldıyordu. Dördü de birbirine benziyor iç içe geçmiş bir tekerleği andırıyordu. Hareket edince Keruvların baktıkları dört yönden birine doğru, sağa sola dönmeden ilerliyordu. Ön tekerleklerde onun ardınca gidiyordu. Keruvların bedenleri -sırtları, elleri kanatları ve dördünün de tekerlekleri çepeçevre gözlerle doluydu. Tekerlere, dönen tekerlekler dendiğini duydum”

Tevrat:Hezekiel:10 9-13

 

Hezekiel için Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen Zülkifl peygamber de denilmiştir. Peygamberliği için bir tartışmada mevcuttur. İsmi gerçek bir isim olmayıp bir lakap da olabilir demişlerdir. Tıpkı Zülkarneyn isminin de bir sıfat, lakap olması gibi. Zülkif isminin anlamı nasip kısmet veya kefalet sahibi anlamlarına gelmektedir. Bu eşleştirme ne derece doğru onu bilemeyeceğiz lakin biz burada konumuza odaklanmaya devam edeceğiz.

Tevrat’tan alıntıladığımız ilk bölümde “kasırgaların ateş açan bir bulutla geldiğini gördüm” deniliyor. Bu, deyim yerindeyse rahatlıkla bir uzay aracı şeklinde düşünebileceğimiz bir anlatımdır. Hezekiel aracın nasıl yaklaştığını ve devamında ise içinden dört canlı yaratığın çıktığını ve bunların tasvirlerini yapıyor. Kanatları olan, dört yüzü olan( Bu yüzlerin Tevrat’ın diğer kısımlarında her bir yüzün insan, aslan, öküz ve kartala benzediği belirtiliyor) tekerleklerle ilerleyen dört adet canlı varlıktan bahsediyor. Bunlar organik varlık mıydı yoksa robotik varlıklar mıydı acaba? Bu soruda düşüncemiz bu yaratıkların daha çok robotik varlıklar olduğu hissini uyandırıyor. Zira tekerleklere sahip olmaları, dümdüz ilerlemeleri cinsinden tanımlamalar, bu varlıkların robotik varlıklar olduğunu düşündürüyor. Yüzlerinin aslan, boğa gibi şekillerde olmaları, robotik canlı olmalarına engel değil. Keruvlar kelimesinin Tevrat’ta farklı kullanımları mevcut parantez içinde melek denmesinin sebebi Keruv sözcüğünün asıl manasındaki kullanımı(yani melek) iken burada daha farklı bir cinse Keruv denilmiştir.Tabii bunun yanında robotik bir canlı değil aslında hakiki Keruv tanımındaki Keruvlar olabilir. Bu yorumu da tutarsız bulmuyoruz. Her ne olursa olsun odak noktamız bulutların içerisinden ateş saçarak gelen uzay gemisi ve içinden çıkan farklı yaratılıştaki varlıkların olmasaydı. Bu da aradığımız uzaylı varlıklara ayrı bir işaret taşımaktadır.

Yazımızı bitirirken yazımıza şu itiraz gelebilir. Bu anlatılanlar Tevrat’tan alıntılar içeriyor ve biz biliyoruz ki Tevrat değiştirilmiş bir kitaptır. Bu anlatılara nasıl güvenelim? Biz de bu noktada yine yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’e başvuruyoruz. Kur’an-ı Kerim her olayı detaylı anlatmamakla birlikte birtakım işari manalarla bazı olayları tasdikler. Biz de bu sebeple Kur’an-ı Kerim’de bu anlatıya genel hatlarıyla(genel hatlarıyla, ayrıntılar için bir şey söyleyemiyoruz elbette) işaret eden bir ayeti sizlerle paylaşıyoruz.

“ Onlar bulut gölgeleri içinde Allah’ın ve meleklerin kendilerine gelmesini ve işin bitirilmesini mi bekliyorlar? Halbuki bütün işler Allah’a döndürülür.”

“ İsrailoğulları’na sor; biz onlara nice açık mucizeler verdik. Kendisine geldikten sonra kim Allah’ın nimetini değiştirirse, Şüphesiz Allah cezası pek çetin olandır.”

Bakara Suresi :210.-211. Ayetler

Ayeti yıllar önce okuduğumuzda bu nasıl bir beklenti diye hayret etmiş ve bulutların içinden Allah ve melekler neden gelsin diye sormuş ve sorumuz cevapsız bir şekilde beklemeye devam ediyordu. Yeni bir idrak ile Hezekiel bölümünü okuyunca bu beklentinin nedeni daha iyi anlaşılmış oldu. Devam ayette İsrailoğulları’na sor diye bir teşvik var ve bu sebeple Tevrat ile ilgili bir bölümünü okuyunca bu ayetin hikmeti çok daha belirgin bir şekilde anlaşılıyor. Bizde Tevrat’tan yapmış olduğumuz alıntı ile bir nevi İsrailoğulları’na sormuş olduk.

2 Comments

  1. berk dedi ki:

    Yeni yazı geldi mi acaba niyeti ile mailimi açarken, inbox’ın en üstünde Yeşil Güneş’in adını görmenin hoşluğu 🙂

    • Ömer Tahir Karahanlı dedi ki:

      Acaba blogumuzda yeni yorum var mı? diye beklerken yeni yorum gördüğümüzde bizler için de benzeri bir hoşnutluk oluşuyor. Değerli yorumlariniz için cok teşekkürler Berk bey 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir