Normal bir Müslümanın bildiği canlı türleri vardır. Bu türler klasik manada İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, cinler ve meleklerdir. Bu varlık türlerinde özellikle son ikisi anlamında kamuoyundaki bilgiler sadece sathi bilgilerdir. Klasik manada cinler çarpık bacaklı, son derece hızlı hareket edebilen, karikatürize edilmiş bir varlık gibi tahayyül edilir halk arasında. Bununla ilgili birçok folklorik hikayelerde mevcuttur. Meleklerle ilgili neredeyse kamuoyuna yansıyan bilgilerde son derece azdır. Bilinen ve Kur’an-ı Kerim’de geçen bazı meleklerin ismi ve 4 büyük Melek’i bilmekteyiz. Yine geçmiş kavimlere giden meleklerin mevcut olup, belki bir kısım mitolojik hikayelerde onlardan bahsediliyor da olabilir. Keza aynı durum türlü cin hikayeleri olması sebebiyle cinler içinde aynı türden anlatılar olabilir. Birçok farklı cinsten varlığın cirit attığı mitolojik hikayeleri okumaktayız. Kur’an-ı Kerim ise bu konuda camî bir yaklaşım sergileyerek bunlara cin ismini vermiştir. Klasik Müslüman algısındaki “cini” kapsarken farklı kategorilerdeki varlıkları da cin kelimesi ile yani örtülü varlık manası ile kapsamaktadır.
Kur’an-ı Kerim’e biraz daha yakından bakacak olursak, bu sınıflar hakkında da bizlere birtakım ipuçları sunmaktadır bilinen bir örnek olarak;
“Cini de dumansız bir ateşten yarattı”
Hicr Suresi-27. Ayet
“Cinlerden bir ifrit…”
Neml Suresi- 39. Ayet
Cinlerin de sınıf sınıf olduğu net bir şekilde anlaşılıyor. Yine cin kelimesi örtülü varlık manasıyla Uzaylı diye adlandıracağımız bir takım varlıkları da kapsamaktadır. Bu konuda uzaylıları işaret eden ayetlerin varlığı, yokluğu hep tartışma konusu olmuştur. Yokluğunu savunanların en büyük bariyeri kınanma olmuştur. Toplum tarafından bu konulara deli saçması gözüyle bakıla gelmesinin bir sonucu olarak. Bu konudaki örtbas politikası da kimi yazarlarca ele alındığından burada tekrardan konuyu açmaya lüzum görmüyoruz. Biz bu konuda verilen bir ayeti inceleyeceğiz.
“ Göklerde ve yerde bulunanlarda onların gölgeleri de sabah akşam ister istemez sadece Allah’a secde ederler.”
Rad Suresi – 15. Ayet
Daha önceki yazılarımızda Kur’an-ı Kerim’de geçen gök ve yer arasının, uzay tanımlamasına uygun olduğundan bahsetmiştik. Burada göklerde ve yerde bulunanlar denildiğinde yine uzayı anlamamızda bir muhal yoktur. İlginç olan ise bu canlıların gölgelerinin olmasıdır. Bir şeyin gölgesi olabilmesi için opak madde olması yani ışığı geçirmemesi gerekiyor ki ayette de gölgelerden bahsediyor. Bulunanlar ifadesi aynı zamanda oranın sakinleri manasına da gelir. Bu organik beden sahibi canlılar bizim için klasik metafizik cin tanımına uymadığından bu canlıların uzaylılara işaret ettiğini düşünebiliriz. Bu konuda sadece bir ayetle yetinmeyerek başka bir ayet daha vermek istiyoruz.
“ Göklerin ve yerin yaratılması ve orada canlıların üretilip yayılması da onun kudretinin ve hikmetinin delillerindendir. O dilediği zaman onları bir araya getirip cem etmeye de kadirdir.”
Şura Suresi- 29. Ayet
Ayetten göklerde ve yerdeki cismani, gayri cismani varlıkların ahirette bir araya getirileceği açıktır ayette. Ayette Dabbe kelimesi kullanılmıştır. Meleklere ve Ruhlara hakiki manada Dabbe denmemesinin ve onlar arasında cinsiyet olmadığından burada aralarında erkeklik-dişilik bulunan bir kısım cismani varlıklardan bahsediliyor gibi bir işaret mevcuttur. Burada bir şart ise onun dilemesine bağlanmıştır ki bu bizler için bir teşvik niteliği taşırken, bu diğer kürelerde bulunanlar için (dünyaya gelmek ve gitmek) pekala mümkün olabilir.[Burada okurlarımızın seviyesine güvenerek başka gezegenlerde hayat var mı? varsa onların gelişmişlik düzeyi nedir? Bazı gerçek UFO görüntülerini gerçek olması, bazı uzaylı kavimlerin bizden gelişmişliğini, en azından dünyamıza ulaşmaları sebebiyle gösterir ki bu ulaşamayanlarında bizle aynı yahut daha aşağı bir seviyede olduğuna işaret eder cinsinden soru ve cevapları şimdilik yazı dizisinin konseptinden dolayı erteliyoruz]
Bu yazımızda iki noktayı vurgulamak istiyoruz birincisi cin kelimesinin mahiyetleri ne olursa olsun belki farklılaşmış( Belki de biz farklılaşmışızdır) insan türleri de dahil olmak üzere uzaylıları kapsadığı yani din kelimesinin alt kategorilere ayrıldığıdır. Bu bağlamda Kur’an-ı Kerim’de melek kavramını da malikler, elçiler gibi farklı kategorilere işari mana ile ayrılmaktadır. Kime ayetlerde doğrudan melek kelimesi geçmese de meallerde melek diye çeviri yapılmakta. Bu kelime güçlü, temsilci, malik anlamına gelmektedir. İlk yazımızı bu iki kelimenin incelemesiyle tamamlarken bir sonraki yazımızda bu kelimelerin Kur’an-ı Kerim’de geçtiği yerlere göz atacağız.
1 Comment
Değerli tespitleriniz için çok teşekkür ederim.Faydalı bir yazı oldu.Yazılarınızın devamını merakla bekliyoruz.