Gelecek Rüyaları 4: Yeni Evren
Kasım 8, 2019
Kur’an ve Alıntı İddiaları
Ocak 31, 2020
Hepsini Göster

Öküz İnancı

Sümerli Başlığı

Boğa/öküz inancı, birçok farklı coğrafyada, farklı kültürlerde, bazen saygı duyulan, bazen kutsaliyet atfedilen bazen de tanrı figürü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yazımızda bu inancın, daha çok Anadolu ve çevresindeki yansımalarını ele alacağız.

Boğa/öküz figürlerine mağara çizimlerinde rastlamaktayız. Burada çizilen boğa/öküz için kutsaliyetten çok bir avcılık anlatısındaki av rolünde olduğu görüşü hakimdir. Bu sebeple burada herhangi bir kutsaliyet aramak pek de mümkün değil gibi gözükmekte. Tarım ile uğraşan toplumlarda ise durum biraz daha farklılaşabilir ki, tarımda kullanılabilen bir hayvan olan boğa/öküze bir saygınlık atfedilebilir lakin bizim ele almayı düşündüğümüz inanç/tapınma kategorisine girmemektedir. Kastımız ise bir kutsaliyet atfetme yahut bir tanrının putu kabul edip onu tanrı edinmedir.

Bu kutsaliyet atfedilmesi için eldeki arkeolojik bulgulara dayanarak en belirgin ortaya çıkış olarak Neolitik dönem olarak düşünülür. Nitekim bu döneme ait bir yapı olan Göbeklitepe’de ‘T’ şeklindeki taşların üzerinde boğa figürüne rastlanılmaktır. Boğa figürüne rastlanılan bir başka yer ise Çatalhöyük’tür. Burada bir tapınakta bulunan bir kabartmada doğum pozisyonundaki figürün altında üç boğa başı tasvir edilmiştir.

Gücün sembolü olan boğa/öküz bir tanrısallık simgesi olarak da kullanılmıştır. Boğa aynı zamanda yeniden bolluğu, bereketi, yeniden doğuşu, yeniden başlangıcı simgelemiştir. Babil ve Asur medeniyetlerinde de boğa figürüne rastlanmaktadır. Babil ve Asur inanışına göre iklim tanrısı Adad hem can veren hem can alan ikili bir özelliğe sahipti ve simgesi boğa idi. Mezopotamya kültürü Sümerler’de tanrılık alameti boğa boynuzlu taç, Babil’de boynuz başlıklı sembol olarak görülmeye başlamıştır.

Hititlerde Boğa, Fırtına Tanrısının kutsal hayvanıdır ve bazı Anadolu’daki tasvirlerde ise simgesel biçimde dağların tepelerinde boğaların çektiği bir arabayı dizginlerinden tutarak sürerken tasvir edilmiştir. Yunan mitlerinde de Zeus boğa kılığına girerek Europa’yı kaçırır. Zeus da yıldırımlar ve şimşekle ilişkilidir. Fenikelilerde gök tanrısı olan El yine boğa olarak nitelendirilmiştir. Genellikle fırtına, rüzgar, yeniden doğuş gibi tanrıların simgesi olmuştur boğa. Fenikelilerin bir diğer özelliği ise 22 harfli alfabeyi kullanmalarıdır. Bu alfabe sonradan Latince, İbranice, Yunanca ve Arap alfabelerine kaynaklık etmiştir. El tanrısının sembolü ve alfabenin önemine yazının ilerleyen kısmında değineceğiz tekrardan.

Genel itibari ile Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasındaki mitolojileri incelediğimizde boğaya/öküze inanma ve tapınmalar bulunmaktadır. Elbette burada sorulacak soru şu olabilir. Neden boğaya/öküze bir tanrısallık atfedildiğidir. Ne yaşandı ki boğaya/öküze böyle bir tapınma başladı? Elbette bu soruya şuan için verilecek net bir cevabımız bulunmamakta lakin bu boğa/öküz inancının ilk Sümerler’de olduğu düşünülmektedir ve devam medeniyetlere kaynaklık ettikleri düşünülmekte. Sümerler’de tanrılık alameti boğa boynuzlu taçtır. Sümerler için şöyle bir iddia da vardır ki Sümerler’in Türk olduğudur. Bu yöndeki iddiaya katılmakla birlikte bu konuda birçok bulguda vardır. Türk oldukları iddiası bu yazının konusu olmadığından Türk oldukları kanısıyla şunu öne süreceğiz. Yazıda ismi geçen bütün uygarlıkların hepsinden hatta Göbeklitepe’den de eski bir alp mezarında boğa/öküz başlıklı bir miğfer bulunmuştur ve mezardaki kişinin Oğuz Kağan’ın alpi olduğu düşünülmektedir. Oğuz Kağan’ın simgesi ise boğa/öküz simgelenmiş ve kutlu bir kişi olduğu açıktır. Sümerler için de bu başlık bir tanrısallık sembolü taşımıştır. Bu sebeple sadece Sümerler için bu öküz inancının buradan geldiğini düşünmek çok abes bir düşünce olmayacaktır. Zamanla tahrife uğrayan Sümerler de politeist bir inanca doğru bir düşüş yaşamış olmaları muhtemeldir. Bu sebeple bozulmuş boğa inancına kaynaklık bu şekilde başlamış olacağını ihtimal dahilinde tutabiliriz. Sonraki ve civar medeniyetlere de bu bozulmuş inanç yayılmış olması muhtemeldir ki zamanının üstün medeniyetidir Sümerler. Bunun dışında diğer ihtimal ise yazıda adı geçen medeniyetlerin bazıları yahut tamamı kendi kültürlerinde bir sapkınlık sonucu boğa simgeselliği doğmuş da olabilir. Zira Türk mitolojisindeki Erlik Han da boğa üzerine binmiş şekilde tasvir edilmiştir. Burada önemli olan Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasında öküz/boğa ve tanrısallık inancının bu coğrafyada yaygın olmasıdır.

Boğa/öküz inancında dağ birlikteliği de göze çarpmaktadır. Yukarıda değindiğimiz Hititlerde bu inanca rastlanmaktadır. Bu konuda başka bir örnek daha Anadolu’daki Binboğa dağlarıdır. Bunun yanında Toros dağları da başka bir örnektir. Heinrich Kiepert Toros kelimesinin hem dağ hem boğa manasına anlamına geldiğini söylemektedir. Bu kelime Anadolu yoluyla Eski Yunanca’ya geçmiştir ve Toros biçimini kazanmıştır. Latince’de Taurus boğa anlamına gelmektedir. Bu bilgilerden sonra öküz inancının devam eden, sonraki nesle aktarılan bir inanç olduğunu düşünmekteyim. Şimdiye kadar öküz inancının çeşitliliğiyle ilgili kısa bir liste yaparsak:

. Öküz/boğa kutsal addedilmiştir ve çeşitli tanrıların sembolü olmuştur.

. Yeniden doğuş tanrısı Osiris ve Hadad’ın simgesi de boğa olmuştur.

. Fırtına, yıldırım tanrıları yine boğa/öküz ile sembolize edilmiştir.

. El gibi en büyük sayılan tanrı da boğa ile simgeleştirilmiştir.

Kısa bir özet şeklindeki bu maddeler Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasındaki tanrıların simgelerinin genel özeti bu şekildedir. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de de boğa/öküz /inek anlamında bir sure mevcuttur. Bu sebeple saydığımız coğrafyadaki boğa/öküz inancına Kur’an perspektifinden de bakmaya gayret edeceğiz.

“İsrailoğullarını denizden geçirdik. Putları önünde bel büküp eğilen bir topluluğa rastladılar. Musa’ya dediler ki: ‘Ey Musa, onların ilahları (var; onların ki) gibi, sen de bize bir ilah yap.’ O: ‘Siz gerçekten cahillik etmekte olan bir kavimsiniz’ dedi.”

Araf Suresi- 138. Ayet

Firavun’dan kaçtıktan sonra, burada Musa(as)’a “Onların kendilerine ait ilahları(putları) olduğu gibi sende bize ait bir ilah yapsana” diyorlar. Burada gördükleri put için Elmalı Hamdi Yazır tefsirinde “böylece bunların putları gerçekten bakara(canlı/inek/boğa) veya taştan ağaçtan vesaire bakara figürleri yani inek şekilleri olduğudur.” demiştir. Yazıda bahsettiğimiz boğa/öküz inancı Musa(as) döneminde de devam etmektedir.

“Böylece (Sâmirî) onlar için böğürmesi olan bir buzağı heykeli ortaya çıkardı. (Sâmirî ve adamları) “Bu sizin de ilâhınızdır, Mûsâ’nın da ilâhıdır. Öyle iken Mûsâ, (ilâhını burada) unuttu (da onu Tûr’da aramaya gitti)” dediler.”

Taha Suresi- 88. Ayet

Samiri’nin buzağıya ilahlık atfetmesi hayli ilginçtir. Buradaki ilginçlik ise Musa(as)’ın da ilahı(haşa) demesi ve onu dağda aramaya gitti şeklindeki iftiradır. Yazımızda geçen dağ-boğa inancı Samiri’nin sözlerine de yansımıştır. Buna karşılık heykelin sözlere karşılık vermeyen ve kötülükleri savuşturamayan ve fayda getirmeyen bir şey olduğuna devam ayette vurgulanmıştır. Bu şekilde boğa/öküz kültüne ve tapınmasına bir cevap verilmiştir ve Rableri olan Allah’a tövbe etmeleri buyrulmuştur. Musa(as) kıssasında diğer ayetlere de bakmaya devam edeceğiz.

“”Ya Musa! Allah’ı apaçık görmedikçe sana inanmayacağız” demiştiniz de gözleriniz göre göre sizi yıldırım çarpmıştı.”

Bakara Suresi- 55. Ayet

Bu noktada açıktan görme isteği ile haddi aştıklarından İsrailoğullarını yıldırım çarpıyor. Hayli ilginçtir ki saydığımız coğrafyadaki bazı yıldırım, şimşek tanrılarının boğa figürlü idi. Burada yıldırımı gönderen yıldırım, şimşek tanrıları değil Musa(as)’ın davet ettiği Allah’tır. Buradaki yıldırım çarpmasının bir hikmeti de boğa/öküz inancına bir ket vurma da olabilir-Allahualem-.

“Bir vakit de Mûsâ kavmine: «Allah, bir sığır kesmenizi emrediyor» demiş, onlar da: «Ay! Sen bizimle alay mı ediyorsun» diye cevap vermişlerdi. Mûsâ da «Öyle cahillere katılmaktan Allah’a sığınırım» demişti”

Bakara Suresi – 67. Ayet

O coğrafyadaki ve özellikle çıktıkları Mısır’da Apis denen boğaya kutsal sayılırdı. Apis boğası bir tane olur ölünce, başka bir boğanın bedeninde tekrar dünyaya geldiğine inanılırdı. Yeni Apis boğası bir takım şartlara uygunluk taşıyan yeni bir boğadan seçilirdi. Şartlara uygun olan boğa yeni Apis boğası olurdu. Bu sebeple bu kesme emrinde epey bocalamışlardır ve tekrar tekrar nasıl bir boğa olması gerektiğini Musa(as)’a sormuşlardır. Kur’an-ı Kerim’de neredeyse kesmeyeceklerdi deniliyor. Bu sığırı arama süreci de apis boğasını arama gibi bir süreci gibi andırır fakat aradaki fark şudur ki buldukları bu sığırı kesmeleri emredilmiştir. Bu aynı zamanda şu demektir; eski ilahınızı ellerinizle kesin! Bu sebeple çok zorlanmışlardır bu emir karşısında.

Apis öküzü Osiris ile özdeşleştirilmiştir Mısır’da. Osiris’in yeniden doğuş tanrısı olduğundan bahsetmiştik ve Hadad’da can alan can veren bir tanrıydı ve simgesi yine boğaydı ve öküz/boğa yeniden doğuş simgesi olarak da anılmaktadır.

“Hani bir zamanlar siz bir adam öldürmüştünüz de onun hakkında birbirinizle atışmış ve onu üstünüzden atmıştınız, halbuki Allah, saklamış olduğunuzu açığa çıkaracaktı.”

“Haydi, şimdi (öldürülen) adama, (kesilen ineğin) bir parçasıyla vurun» dedik. Böylece Allah ölüleri diriltir ve düşünesiniz diye size âyetlerini (Peygamberine verdiği mucizelerini) gösterir.”

Bakara Suresi 72 ve 73. Ayetler

Kesilen bir sığırın bir parçası ile öldürülen kişiye vurulduğunda ölü dirildi. Burada öküz ile yeniden doğuşu görüyoruz ve bu mucize Musa(as)’ın Rabbinin bir mucizesi olarak İsrailoğullarına gösterilmiştir ne Osiris’in ne de Hadad’ın bir mucizesidir. Burada öküz/boğa inancına ait bir başka kutsaliyet de yerle yeksan olmuştur.

Bu öküz inancı öyle kökleşmiştir ki ayette bile bu inançtan bahsedilmektedir.

“Hatırlayın ki, Tûr dağının altında sizden söz almış: Size verdiklerimizi kuvvetlice tutun, söylenenleri anlayın, demiştik. Onlar: İşittik ve isyan ettik, dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi dolduruldu. De ki: Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!”

Bakara Suresi- 93. Ayet

Kalplere dolan bu öküz inancının sevgisi dile de yansımıştır. Yazının başında geçen Fenikeliler ki boğa/öküz inancı burada da vardı ve alfabeleri Yunanca, Latince, İbranice ve Arapçaya kaynaklık etmiştir. Yunan alfabesinin ilk dört harfi alfa, beta, gamma ve deltadır. İbrani alfabesinin ilk dört harfi aleph, bet, gımel, dalettir. Arapça’da ise elif, be şeklinde gitmiştir.(sonraki iki harf dönüşüme uğramıştır Arapça’da). Biz yine burada da öküz/boğa inancına rastlamaktayız ve Fenikelilerdeki El tanrısının simgesi boğaydı. Bu inanç İbranilere kadar devam etmiştir ve kalplere dolan dile yansımıştır ve İbranice ilk harf aleph öküz demektir. Yüce kitabımız Kur-an’ı Kerim ise Arapça olarak indirilmiştir ve ilk harf ile burada da öküz inancına bir karşılık verilmiştir bir hat çekilmiştir. Arapça’da ilk harf olan harf ise O’nu yani Allah’ı simgelemektedir. Bu simgelemede dervişlerin Elif tacı örnek verilebilir.

Musa(as)’ın kavminin başına gelen bir takım olayların ve mucizelerin bir hikmeti de o coğrafyadaki boğa/öküz inancını yerle bir etmek ve bunlara boşuna tapıldığını ve o tanrılara atfedilen ne varsa hepsi mucize yoluyla Musa(as) ile birlikte olanlara gösterilmiştir. Bu mucizelerle gösterilmiştir ki sahte tanrılar yerine BİR OLAN’a kulluk edin mesajı verilmiştir.

EK NOT: Bir başka bahis ise İbrahim(as) ile ilgilidir. İbrahim(as) da bu saydığımız coğrafyaya peygamber olarak gönderilmiştir ve Kur’an-ı Kerim’de İbrahim(as) hanif olarak nitelenmektedir. Hanif kelime anlamıyla yoldan çıkmış çarpık anlamına gelmiştir. Bu haniflik şöyle anlaşılmalıdır; kavmi putlara taparken o, kavmini Tek Olan’a davet etmiş ve putları kırmıştır. Bu sebeple bu haniflik yani sapkın kavmin tersine gidiş övülmüştür.

“Şanım hakkı için İbrahim’e de Resullerimiz müjde ile geldiler «selâm» dediler, «selâm» dedi, durmadan gitti kızartılmış bir buzağı getirdi”

Hud Suresi- 69. Ayet

Burada İbrahim(as)’ın ikramda bulunduğu yiyecek dikkatimizi çekiyor. Evinde buzağı kesilmiş ve onu ikram ediyor gelen misafirlere.

Burada da İsrailoğullarının sığırı kesmekte ne denli zorlandıkları da göz önünde bulundurulursa İbrahim(as)’ın burada da bir hanifliği daha ortaya çıkmış gözüküyor. Bu noktayı yazıya dahil etmememizin sebebi İbrahim(as)’ın yaşadığı dönemde buzağı/öküz kesme hakkında bir bilgimizin olmayışıdır. Bu sebeple bu görüşü ihtimal dahilinde tutarak yazımıza dahil etmedik.

2 Comments

  1. Ömer Tahir Karahanlı dedi ki:

    Kıymetli okurumuz Berk bey;
    Yazıların arası biraz fazla açıldı. Bu kadar nadir yazılmasına rağmen bizleri takip etmenizden kıvanç duyuyoruz. Bu kadar nadir yazdigimizdan dolayı okurlarımızın da affına sığınıyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde yazı aralığını daha kısa tutarız.

  2. berk dedi ki:

    Bir hayli zamandır yazılarınızı gözlemekteydik. Güzel bir sürpriz oldu. Emek verilmiş ve arkası gelecek bir yazı. Tevafuk; bu yazının haberini aldığım sıralarda şöyle bir kitap çıktığını öğrenmiştim: https://kidega.com/kitap/turk-kultur-tarihinde-boga-okuz-332892/detay
    Hayırlı çalışmalar dilerim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir