GÖKLER VE YER-2

   İnsan yeryüzüne halife olarak yaratılmıştır. Yaratılış itibari ile meleklere ve cinlere üstünlük potansiyeli taşır. İnancımıza göre gökler(uzay da bunun bir parçasıdır) meleklere ve cinlere açıktır. Nitekim cinlerin kulak hırsızlığı yapmaları Kur’an-ı Kerim’de geçmektedir. Bu açıdan göklerin meleklere ve cinlere açık iken eşrefi mahlukat olan insanın, sadece üzerinde bulunduğumuz dünya ile sınırlandırılmış olması pek mantıklı durmuyor.

   İnsanlık sürekli olarak bir keşif, bir yeni yer arayışında olmuştur. Bu yeni yer arayışında başlıca sebepleri barınılan yerlerdeki kaynakların bir süre sonra yeterliliğinin azalması. Günümüze kadar coğrafi keşifler devam etti ve evrilerek de devam etmekte. Bu yeni yer arayışı, göç artık gezegen boyutuna taşınmak üzere. Dünya kaynaklarının tükenecek olması ve olası bir felaket senaryosuna da hazırlık ki buna doğal afet de dahil (göktaşı çarpması) bu göç meselesine sebep olarak sayılmakta. Doğal afet sonrası yaşam alanlarının harap olması da göçe önemli bir etken. Bir açıdan bu göçler Allah’ın muradı olabilir. Zira Nuh(as)  ve beraberindekiler bu türden bir göç yaşadılar. Mars’a emekleyerek gitmeye çalıştığımız şu günlerde teknolojiyi kullanıyoruz. Teknolojik gelişmelerle birlikte güneş sistemleri arasında seyahat, galaksiler arası seyahate kadar gidebilir mesele. Tüm bunların fevkinde bir ufuk çiziliyor. Kur’an-ı Kerim’de. Yıldızlara güneşlere değil tüm bu görünen dünya semasından çıkma gibi bir ufuk çiziliyor.

“Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.”  Rahman-33

   İlk yazıda fehme göre değişen 7 kat gök meselesinde; yıldızlarla yaldızlanmış bütün görünen gökleri bir sema sayıldığını baz alırsak ulaşmaya çalışacağımız teknoloji hayal dahi edilemez şuan itibari ile. Ayette göklerin ve yerin bucaklarından çıkma meselesi bir sultana(kimi tefsirlerde bir vasıtaya) bağlanmıştır. Şunu da ekleyebiliriz ki mahsurlu bir yorum sayılmaz; sultan aracılığıyla gelecek olan bir vasıta/ilim de olabilir.

Göklerin ve yerin bucaklarından çıkma meselesi hayli ilginç. Burada yukarıda ayette bahsettiğimiz sultan ve vasıta meselesinde Miraç hakikatini ve vasıta olan Refref’i hatırlamakta fayda var. Yine bir başka olay var ki ayetin farklı bir tefsiri 30. Sözde de geçmektedir. Said Nursi yolculuklarından birini göğe doğru yaparken yükselmekten/uruc etmekten bahsediyor. Diğer yolculuğu ise  yerin altına doğru yapıyor. Bu yolculuğunda kendisine verilen “radyumvari  o madde-i Kur’an’ı ” vasıtadan bahsediyor. Burada yerden geçme olayı yine ayette  bahsedildiği  gibi bir vasıta aracılığıyla olmuştur.

Devamı gelecek…