Ben Kimim? – 3 / Nokta
Aralık 24, 2024
Sonsuzluk – 1
Ocak 30, 2025
Hepsini Göster

Ben Kimim – 4 / Felekler, Hareket ve Dualite

“İnsanın içinde küçük bir seyirci yaşar; ne davranışlara ne acıya katılan, her daim serinkanlı ve değişmez bir seyirci.” 

Andrey Platonov

 

Musa çizdiği eskizlerden sonra fark etti ki, çizdiği şey yeni bir şey değildi. Eskizler atom modeli, gezegen ve felekler gibiydi. Bu da ona noktanın hareketi ile ilgili güzel bir işaret verdi. 

Âlem, noktadan sudûr etmiştir. Örneğin göklerin her biri büyük bir noktadır, yıldızlar parlak noktalardır. Yer, âlemin merkez noktasıdır. Her maden, bitki ve hayvan bir noktadır. 1

İbnü’l Arabi’ye göre ilk varlık dairesel bir formda meydana gelmiştir. Varoluşun sürekliliğinde hareketin büyük bir etkisi vardır. Dairesel hareket, boşluğun her yanını kapsar. Bu sebeple feleklerin ve içindekilerin dönüşü süreklidir. Evrendeki döngü her şeyde bulunur. Yaratılmış herhangi bir şeyin sabit kalması mümkün değildir. Çünkü sabitlik, hareketsizlik anlamına gelir. Bu döngünün İlahi bir amacı da bulunmaktadır.

İnsan şu âlem-i kebirin bir misal-i musağğarıdır. (Bediüzzaman)

Musa: Yaratılan en küçük ve en büyük alemlerde de bu dairesel hareket varsa küçültülmüş misal olan insanın manevi yolculuğunda da bu hareket olmalıdır. 

Kahya: Peki her insanın manevi yolculuğu bir mi olmalıdır? Dikkat et. Okyanusun kenarında dolaştığın yeter. Sathi nazar seni aldatmasın. Yüzeysel bakış, insanın kendini arayışında dahi aldatabilir. Bediüzzaman’ın dediği gibi “sathi nazar ülfetle intizam ederse iyice küllenir; baktığı halde görmez, bilmez.”

Musa: Şu an sadece “Ben kimim” sorusunun cevabını arıyorum. Tabi ki “Allah’a giden yolların sayısı mahlukatın nefesleri adedince” sözü aklıma geliyor. Ama bu teyit ettiğimiz hareket, manevi yolların benzersizliğini ispatlıyor. Kierkegaard “İnsan sadece başkaları için değil, kendisi için de bir gizem olmalı” der ve ekler “Yaratıcı benimle neyi kast etmiş olabilir?” Aradığım ve bulmaya çalıştığım şey tam olarak budur. 

Kahya: Yönelimselliğinin bozulmaması gerçekten şaşırttı beni. Dosdoğru yönde ilerliyorsun.Tebrik ederim.

Musa: Ben’in içinde yine “Sen”-”Ben” olduk.  “Ben” dediğim de hissettiğim “ben” kim gerçekten.“ Ben” dediğim “Sen” miyim yoksa “Sen” dediğim “ben” miyim? Miftah olan kim? 

Musa kendi içinde sürekli senli benli konuşma halindeydi. Tekrar yerini değiştirmeyecek şekilde kayaları koymak istiyordu zihnine. Ama yeri geliyor ve koyduğu büyük kayalarla bakışıyordu ve “Bunun da mı yerini değiştireceğim?” diye kararsızlıklar yaşıyordu. Bu kararsızlıklar mizacından gelen kararsızlıklardı. Yine de eskizlerine devam etti. Nokta’nın kendi seyrindeki hareketinin temelini keşfetmişti.

Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ındır. Bütün işler Allah’a döndürülür. 2

Tasavvufta varlığın dairesel bir yapıya sahip olduğu ifade edilmektedir. Bu yapıyı İbn Arabî Hazretleri Fütûhât-ı Mekkiyye adlı kitabında (Cilt 12, s.320) aşağıdaki şekilde anlatılmaktadır. İbn Arabî Hazretlerine göre, dairenin merkezinde Hakk vardır. Yani merkez noktada bütün alemlerin Rabbi vardır. Dairenin çevresinin dışında ise imkansız olan Yokluk vardır. Dairenin merkezi ile dairenin çevresinin dışında kalan yokluk arasında bütün mümkünler vardır. Yani bütün alemlerin varlıkları daire merkezi ile daire dışındaki yokluk arasındadır. Dairenin yarıçapı Allah Teâlâ’nın yaratmasının genişliğidir. Geometrik olarak daireyi tanımlayan onun merkez noktasıdır. Dolayısıyla daire bir noktayla ortaya çıkmıştır. Bunun anlamı ise bütün mümkünlerin Hakk sebebi ile ortaya çıktıklarıdır. 

Nokta çevrenin varlık sebebiyken, çevre noktanın bilinme sebebidir. Çünkü bir dairenin oluşması için önce onun merkez noktasının bilinmesi gerekir. Dairenin çevresi bilinirse dairenin merkezi de bilinmiş olur. Bu geometrik olarak kolaylıkla bulunabilir. Dairenin iki kirişinin orta dikmelerinin kesim noktası merkezi verir. Allah ilk cismi var ettiğinde kendisine bir şekil gerekli olmuştur. Çünkü şekil cisimlerin özelliklerindendir. Cisimde ortaya çıkan ilk şekil dairedir ve o şekillerin en üstünüdür. Çünkü daire bütün şekilleri içerir. Daire şekiller arasında, harfler arasındaki elif hari gibidir. Yani bütün şekiller daireden elde edilebilir. Bir daire içine, köşeleri dairenin çevresi üzerinde olacak şekilde her türlü şekil çizilebilir. Ama tersi doğru değildir. Her şekil içine bir daire çizilebilir diyemeyiz.

 

…siz ölüler idiniz, O sizi diriltti; yine öldürecek, yine diriltecek; sonra O’na döndürüleceksiniz. 3

Cismin kabul ettiği ilk şekil dairedir ve buna felek denir. Felek, daire anlamına gelir. Feleklerin hareketiyle cisimler âlemi meydana gelmiştir. Yıldızların feleklerdeki hareketleri sayesinde rızıkların yaratılması, unsurlara tesirler ve yağmurlar oluşur. Arapçada “sema” hem gök hem de yağmur anlamına gelir. Kâbe’yi tavaf etmek de dairesel bir harekettir ve bu hareketin hikmeti, feleklerin makamını yansıtmasıdır. Kâbe etrafında 7 kez dönmek, yedi feleği simgeler ve insanı felekler makamına yükseltir. Bu dönüş, feleklere özgü dairesel bir şekle sahiptir.

Cisimler âleminde düz bir çizgi yalnızca hayalîdir; fiilen her hareket eğimlidir. Doğrusal hareket mümkün olmadığı için tüm cisimler dairesel bir hareket yapar. İlk cisim olan tümel cisim de dairesel bir şekilde ortaya çıkmıştır, çünkü Allah bu şekilde boşluğu doldurmuştur. Boşluğun tamamen dolması, ancak dairesel hareketlerle sağlanabilir. Bu hareket, eşyanın Allah’tan çıkıp tekrar O’na dönmesini sağlar. Düz bir hareketle Allah’a geri dönüş mümkün olmayacağından, dairesel harekette merkezcil kuvvet, başlangıç noktasına dönmeyi mümkün kılar. Bu merkezcil kuvvet, Allah’ın varlıkları sürekli ayakta tutan ve rahmetini ulaştıran bir tecellisidir.

Tasavvufa göre hareket, varlıkların sürekliliğinin ve dönüşümünün temelidir. Hareket, nispetlerle tanımlanır ve bu nispetler, kendilerine bağlı olan şeylere göre hüküm verirler. Durağanlık ise hareketin yokluğu anlamına gelir ve yokluk, varlığın asli haline dönmesi demektir. Bu nedenle, evrendeki her şey hareket hâlindedir. CERN deneyleri de bunu doğrular; iki proton çarpıştığında, çarpışmanın merkezcil kuvvetiyle duran protonlar yok olurken Allah’ın iradesiyle yeni parçacıklar yaratılır. 4 

“Hepsi bir felekte (yörüngede) yüzmektedirler. 5

“….Bunların her biri kendi dairesinde dolaşmaktadır.”  6

 

Her şey Dönüşüp Gitmede,

Kainatta Her şey Dönmede Dönüşmede…

Dönüşüp Ulaşmasada,

Dönüşüp Gelişmede…

Semadan Gelen Döner Semaya…

Buhar Suya Döner,

Su Toprağa…

Kainat Döner…

Önü de BİR Sonu da BİR…

İMAN da BİR İLİM de BİR,

Sema Sonsuz BİRLİĞE Ulaşmaya Dönen BİR Sonsuzluktur…

Ve Her şey Döner…

BİR’den başlar Dönmeye Ve Yeniden BİR’leşene Kadar Döner…

Hz. Mevlana

 

Musa: Elektron atom çekirdeğini, Ay dünyayı, Dünya Güneş’i, Güneş ise Güneş sistemini, galaksiler ise bilinmeyen bir merkezi tavaf ediyor. Bu dönüşü yaparkende “Yâ Hakîm! Yâ Rahim!” diye zikrediyorlar. Bu grafiğin dairesel ve noktaların hareketi de belli oldu. Ama nokta, NOKTA’dan ayrılıp geri gelirken teklikten dualiteye girişi nasıl sembolize edebilirim? 

Kahya: Tao 2 yazısındaki “Zat mertebesi ve Esmalar” grafiğini inceledin mi? 

Musa: Sen iyi bir hatırlatıcısın. Yani grafiğimiz de aslında zahiri minik noktalar, zıtlığı sembolize edecek bir şeklin etrafında dönüşümlerini tamamlayıp bir olmaya doğru devam edebilirler. Allah dualitenin dışında olduğu için merkezde görünmeyen merkez bir nokta dönen daire ve nokta olabilir. Onun etrafında dönüyoruz ama varacağımız yer o nokta değil de sanki bu dairedeki ilk noktaya olacak. 

Pergelin iğneli ayağı sabittir benim dinimde, ama diğer ayağıyla yetmiş iki milleti dolaşırım. (Mevlana)

Pergel metaforuyla, bir ayağıyla yere sağlam basan, diğer ayağıyla açılabildiği kadar açılabilen bir pergele benzetir insanı Mevlana. Yere sağlam basan ayak insanın kimliği, kişiliği, aidiyeti ve inancıdır. Diğer ayağıyla dünyanın her tarafına açılabilir, her tarafından beslenebilir, 

Nokta-i hâline bağlanmış idi cân u gönül 

Gezmeden dâire-i devrdepergâr henüz. (Fuzuli).

Fuzuli ise bu beyitinde pergele çok farklı bir anlam yükler. Can ve gönül, onun nokta gibi olan benine, daha pergel dairenin etrafında devretmeden bağlanmıştır. Felek pergel gibi dönmeye başlamadan, madde âlemi oluşmadan önce, can ve gönül, bene bağlıdır. Ben, gayb âlemidir.

Kalbin dönüştürücü, değişken özelliğinin aksine nokta-i süveydâ, kalbin sabitesini ifade etmektedir. Pergel örneğinde olduğu gibi, pergelin bir ayağı sabittir. O sabiteye göre daire çizer. Bir sabitesi olmazsa daire çizilemez. İslam’ın insan anlayışında da bu böyledir. İslam, insan için bir merkeze sahip olmasını emreder. O merkez tevhiddir. Bu tevhid sabitesine göre kişi hayatını dairesel olarak çizer. Frithjof Schuon da insan samimi olarak Allah’a yönelirse bu yönelişin ona bir merkez bahşedeceğini ifade eder. Nokta-i süveydâ’yı idrak etmek Allah’la olan bir ilişki olduğundan, bu durum, insana bir merkeziyet kazandırır.

Musa, Yin Yang’ın zıtlık alemini sembolize ettiğini bildiği için onu merkeze koyma fikrini düşündü. Bu merkez, birinci yokluk ve ikinci yokluktan (Nur’u Muhammediye) sonra var olmalıydı. Dualitenin henüz olmadığı zamansız alemler gösterilmeliydi. Aslında sıraya koyma derdi “zamansız alemler” diye bahsettiği an boşa düşüyordu. “Zaman çizelgesi” oluşturma zaten zaman içindeki bir eylemdi. Burada ne kadar aciz olduğunu bir kere daha hatırladı. 

Kahya: Tebrikler Aktarıcı. Güzel bir noktaya parmak bastın. Zamansızlığı idrak edemeyeceğinizi bildiğiniz halde onu zaman içinde bir grafiğe sıkıştırma gayretiniz görülesi. Ne kadar “anlatıcı ve hikmetli maskesini” taksanda Musa Deliorman dediğimiz şeyin içindeyiz. Seni farketmediğimi sanma. 

Newgrange Tri-Spiral – İrlanda Taş Devri Sanatının ikonik sembolü

Her neyse! Musa bu fikri benimsedi. Ürkek bir şekilde Yin Yang’ı merkeze yerleştirdi. Fakat burada 2 boyutlu bir grafik yerine 3 boyutlu bir grafiğin daha çok anlam kazandırabilceğini biliyordu. Çünkü merkezdeki nokta hareket etmez. Hareket halinde ki nokta merkeze yaklaşıldıkça daha küçük yarıçaplı daire çizmesi gerekir. Merkeze yaklaştıkça hareket azalıp, periferiye doğru hareket artması gerekir. Bu hareketi yansıtmak için ise sprial spring çizgileri uygun düşer. En eski spiral sembolleri İrlanda’da Newgrange megalitik bölgesinde görülmüştür ve bu gizemli sembollerin tarihi yaklaşık MÖ 3000’lere uzanmaktadır. Spiraller birer birlik ve yükseliş sembollerini ifade ettiği aktarılmıştır.

Hermetik felsefeye atfedilen “As above, so below” ( Yukarısı nasılsa aşağısı da öyledir.) sözü yazının başında Bediüzzaman’ın sözünü hatırlatır niteliktedir. Bu sembol makrokozmos ve mikrokozmos arasında ki düzen ve döngüselliği anlatmaktadır.

“Ruhsal olarak spiral, dış egodan (dış dünya) içsel ruha (kozmik farkındalık ve aydınlanma) doğru bir bağlantıyı temsil eder. Spiral, ruhun evrimini ve gelişimini simgeler. Değişim ve gelişimin bir sembolüdür.” Kaynak

Musa: Kasırgalarda, galaksilerde, deniz kabuklarında, hayvan boynuzlarında spiralleri görmek mümkün. Zıtlıktan-birliğe gidişin sembolü olarak spiral ne mükemmel bir ifade. Kendimi keşfetmemle ilgili bir rota çizer mi dersin? 

Kahya: Ne de güzel ekliyorsun herşeyi! Her şeyi ifade etmeye çalışırken hiçbir şeyi ifade edemeyeceğini hiç düşündün mü?   

Musa: Allah aşkına her şeyi düşünüyorum. Karar veremiyorum. Sen yardım eder misin?

Kahya: Sabırlı ol. Demlensin!

“Asıl önemli olan, varacağın yer değil; oraya giderken neler öğrendiğindir.” 7

Musa için zor zamanlar başlamıştı.Bekleyecekti. Bazı düşünceler demlenirken çalışmalara devam etti ve dualiteyi araştırmaya devam etti.

Burçlar sâhibi göğe andolsun, Va’dedilen güne andolsun, (O gün) Şâhide ve şâhidlik edilene andolsun. 8

Musa zıtlığıda kendince konumlandırdıktan sonra fark etti ki dairedeki zıtlık ve zamanın başlayıp bittiği şekil hilali andırdı. Aynı zamanda Tolkien’in Hobbit kitabının kapak tasarımları için oluşturduğu eskizlerin benzerliği de onu şaşırttı. Hilal ve ortadaki zıtlığı ifade eden Elder Futhark, runik alfabesinde D harfi (Dagaz) aynı zamanda hazine, aydınlanma ve uyanışı sembolize etmekteydi.

Musa: Mutlak, felekler ve hareketi belirledikten sonra artık herşeyin sebebi ve sonucu olan o noktaya gelmekte sabırsızlanıyordum. 

“Sen olmasaydın kainatı (felekleri) yaratmazdım.” Hadis-i Şerif

 

 


 

Love, Death & Robots / 1.Sezon Son Bölüm / Zima Blue

Musa bu yazıyı yazarken Love, Death & Robots dizisinin Zima Blue bölümüne denk geldi. Bu tevafuk onu biraz garip hissettirdi. Nitekim 10 dakikalık bu dizi de, robot varlığının özünde ilk gördüğü şeyi resmeden bir sanatçıydı ve son gösterisinde kendini yok edip ilk haline dönüşümünü anlatıyordu. Tek yönlü olan bu seyrin nereye gideceğini merakla devam etti..

Devam edecek…

 

  1. Seyyid Muhammed Nur’ul-Arabi, Noktatü’L Beyan, , Büyüyen Ay Yayınları []
  2. Al-i İmran, 109[]
  3. Bakara Suresi, 28[]
  4. Varlığın Tasavvuftaki Dairesel Yapısı[]
  5. Yasin Suresi, 40[]
  6. Enbiya Suresi, 33[]
  7. Johann Wolfgang von Goethe[]
  8. Buruç Suresi, 1-3[]

6 Comments

  1. bera dedi ki:

    Yazılan yazılar güzel bir kendini bilme yolculuğu. Semboller ve gizemler içeren bazı sırları da açığa çıkaran değerli bir başlangıç. Sunduğu iç manzaraya dikkatle bakıldığında yolculuğa çıkan kişi, kendi doğasının sürekli olarak araya koyduğu binlerce engelle karşılaşacağını bilebilir.
    Tebrikler

    • Musa Deliorman dedi ki:

      Teşekkürler. Hele ki yolcu, yolun başındaysa onu yola sevdiren hep yol arkadaşları olmuştur. O (c.c), iyi ki var etmiş yolu ve yol arkadaşlarını.

  2. Ömer Tahir Karahanlı dedi ki:

    Şu alemde dönmeyen bir şey var mı acaba? Atomdan insana, insandan dünyaya, dünyadan yıldızlara sürekli bir dönüş.O’ndan ayrılma ve O’na dönme işte bütün mesele bu! desek (yaratılışın hikayesini özetler bir cümle olması bakımından) yanılmış olmayız sanırım. Ellerinize sağlık…

    • Musa Deliorman dedi ki:

      Ne güzel bir seyir yaratmış. Ruhlar, gönüller, gözler O’nu arayarak geri varmaya çalışıyor.
      Evladım geçen gün şunu söyledi.
      -Cennette ne isteyeceksin söyle bakalım?
      -Baba, O’nu (c.c) görmeyi isteyeceğim.
      Ümmet-i Muhammed ile razı olmuş bir şekilde birlikte O’na (c.c.) varmayı nasip eylesin.

      Bu arada katkılarınızı canı gönülden beklerim. Bu NOKTA’da kendim çok cahil ve aciz hissediyorum. Ben bu noktaya bakış atıyorum, O’nu aradığımı belli etmesi için. Ama bakmam gereken farklı noktalar varsa, katkı sunarsanız çok mutlu olurum.

  3. berk dedi ki:

    Tebrikler. Üzerinde çalışmanın ve tefekkürün izlerini görebildiğimiz bir yazı daha… Sizinle beraber diğer üç yazar arkadaşınızı da tebrik ediyorum. Bu kadar emek verip, bu zamanda düşünmeyi/okumayı/hayal kurabilmeyi ve bir de bunları yazmayı başarabildiğiniz için… Bu 4 arkadaş birbirine daha çok sahip çıkmalı. Saygılarımla.

    • Musa Deliorman dedi ki:

      Güzel yorumunuz ve destekleriniz için çok teşekkür ederiz. Musa kendince acizliğinin resmini çiziyor aslında. Ne kadar çabalarsa o kadar acizliğini ve cahilliğini hissedecek. Bahsettiğiniz üzere birbirimize vereceğimiz destekler çok anlamlı ve çabalara yansıyan unsurlardan.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir