ŞİHAB ve MESABİH
Temmuz 10, 2017
AĞAÇ ÜZERİNE 1
Temmuz 19, 2017
Hepsini Göster

Ağaç ve Söz

Bir istek doğrultusunda, olması istenilenler, sözlerle beyan edilir. Arzuyla düşünceye dönüşen bilgiler, bu şekilde meydana çıkar ve gerçekleşir. Yani varlık aleminde cisim bulur. Güzel bir şiir hafızadadır lakin ifade etmek sözlerle olur ve böylece şiirin güzelliği beğeni meydanına çıkar.

Allah’ın “Ol” (Kûn) emrini bir parça anlayabilmek için yukarıdaki giriş kabaca bir yaratılış sürecini anlatıyor. Allah ilmi planda bütün güzellikleri “Ol” emri ile meydana getirdi. Lakin bu ol emrine mazhariyeti de ağaç üzerinden gerçekleştirdi.

Risalelerde yaratılanların bütününü ifade eden şecere-i hilkat, yani yaratılış ağacı vardır. Bu şecere-i hilkati tam manası ile bilemiyoruz tabi ama bu şecere-i hilkatin meyvesi insan ve insanlığın meyvesi Hz. Muhammed Mustafa (sav)’dir. “Yine bu şecerenin çekirdeği içinde elbette kâinatın teşekkülüne sebep olan Nur onun zatında cismine girerek en ahir bir meyve olarak görülecektir” diyor Said Nursi 31. Söz’de. Yani ol emrinin mazhariyeti bir ağaç üzerinden gerçekleşiyor. Meyvesi de böylesine güzel oluyor.

Ağaç ve söz ilişkisi açısından Kuran-ı Kerim’deki ayetlere bir göz atarsak:

”Gördün Allah nasıl bir temsil yaptı; hoş bir kelimeyi, hoş bir ağaç gibi ki kökü sâbit dalı semada.” İbrahim 24

Burada güzel söz ve ağaç arasındaki ilişki verilmiştir.

Güzel sözün tastamam sağlıklı bir ağaca benzediği söylenmiştir.

”Kötü sözün durumu da, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.” İbrahim 26

Burada da kötü sözün misali ise kökten beslenemeyen değersiz bir ağaç gibidir.

Bu iki sözün (güzel ve kötü) durumlarını, Allah’ın yaratmasını ve şeytanın taklitlerine benzetiyorum. Çünkü ikinci ağacın yer ile (kaynak ile) zayıf bir bağlantısı(çarpıtma) var. Çarpıtma tabirini bilerek kullandım çünkü çarpıtma asıl kaynağı taklit ederek yapılır.

Yaratılışı şöyle bir formüle edersek;

Yaratılış = Söz (ol emri) + ağaç

şeklinde kabaca formüle edebiliriz. Emrin geldiği ağaç ve nihayetinde o ağacın meyvesi kâinat. Ağaç ve söz meselesinde asa da önemli bir yer tutar. Sihirbazların da yanlarından ayırmadıkları ve sihir yaparken salladıkları yegâne ağaç sihir sopalarıdır. Sihir sopalarının özü de ağaçtır. Az önce yaratılış için yaptığımız formülün benzerini yaparsak;

Sihir = kötü söz + ağaç (sihir sopası)

abraham-lincoln-wallpaper-HD2-.jpg

Sihri yapacak kişi önce sihir sözlerini (kötü sözler) söyler ve sihrini yapar. Şeytan yaratmaya vakıf olmadığından çarpıtmasını burada da gösteriyor ki benzeri bir formülü izlemiştir. Nitekim Hz. Musa (as)’ın karşısına çıkan sihirbazlar da benzeri yöntemlerle sihir yaptılar. Üstelik ayette yaptıkları sihir için de büyük sihir diye söz ediliyor. Buna rağmen Musa (as)’a elindeki asayı yere bırakması söyleniyor ve asa sihirbazların uydurduklarını, yaptıkları sihirleri yutuyor. Bu olayı yukarıda verdiğimiz ağaç ayetleri üzerinden incelersek ve bu mucize için ufak bir formül çıkarırsak;

Mucize = güzel söz (ilahi emir, vahiy ya da ilham) + ağaç (toprağa dokunan asa)

Amos_3[1]

Sihir yapan sihirbazın kullandığı sihir sopası ile ariflerin kullandığı asa arasında fark vardır. Bunu formüllerde belirtmeye çalıştık. Asanın ucu toprağa, yere değer. Sihir sopasının ise yer ile toprak ile bir irtibatı yoktur. Asa ve sihir sopasının bu durumu yukarıdaki ayetlerdeki güzel söz ve kötü söz temsilinin mücessem hallerine örnektirler. Bu formüle edişlerimiz ağaç-söz ilişkisini anlamayı ön plana çıkartmak içindi. Yoksa elbette başka türden sihirlerde mevcuttur. Mucizenin yaratılışla benzerliği de insanın halife olması ve Allah’ın esmalarını yansıtabilmesi açısından bakılabilir.

Musa (as)’ın kıssasını (sihirbazlarla karşılaşması) yazının başında verdiğimiz ağaç ayetleri ile okursak güzel sözün kötü söze üstünlüğü ortaya çıkar. Zaten Musa (as) kıssasında bu karşılaşmadan sonraki ayette de “böylece hak yerini buldu” denmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir