Ezilen Ruhlar ve Çocuk Kalbi
Nisan 5, 2017
“GÖKLER ÜZERİNE DÜŞÜNCELER” -1
Nisan 17, 2017
Hepsini Göster

VALAR’IN İZLERİ

“Önce Eru vardı, Tek Olan. Arda da İlluvatar diye isimlendirilen ve ilk önce düşüncesinde doğurduğu Ainur’u Kutsal olanları yarattı ve onlar hiçbir şey yaratılmadan önce onunlaydılar”

Silmarillon kitabının Ainulindale kısmında Eanın tarihi bu şekilde anlatılır. Sonrasında Arda meydana gelir. Arda müziğin mücessemleşme aşamasıdır. Bu olayı nazariyeden ameliyeye diye de adlandırabiliriz. Kitapta anlatılan bu bölümle alakalı ve benzerlik açısından bir Hikmet Ehlinin kırılmış su kabından sızan şu cümlelere değinmek istiyorum.

“….Bu açıdan amâ’nın keyfiyeti bizim için meçhuldür; fakat Arş’ın onun üzerinde olması, ilahi hükmün oradan ve oraya uygun şekilde icra edildiğini göstermektedir. Öyleyse, Allah Teala bir dönemde amâ üzerinden nazariyi bir yönüyle ameliye çıkarmış; ona göre bazı şeyleri mahv , yeni bir kısım şeyleri de isbat etmiştir. Ne var ki, bu mahv u isbatı sadece Kendisi görmüş ve bilmiş; bir de bazı ruhani mahlukatına göstermiş ve bildirmiştir. Alvar İmamı “Melekutta olan esnaf/ Cemalin hayran değil mi?” der. Evet, melekuta dair değişik sınıflar vardır ve belki amâ üzerindeki icraata sadece onlar şahit olmuşlardır. Çünkü, o alem partikül, elektron, nötron ve atom gibi şeylerle örgülenmiş bizim bildiğimiz alem gibi değildir; o alem, bizim alemimizden çok farklıdır. “

Yukarıdaki bölümde “sadece kendisi görmüş ve bilmiş bir de bazı ruhani mahlukatına göstermiş ve bildirmiştir…. Evet melekuta dair değişik sınıflar vardır belki amâ üzerindeki icraata sadece onlar şahit olmuşlardır” kısmı geçiyor.

Yaratılış denildiğinde ilk akla gelen Adem(a.s) ın yaratılışıdır ve bu durumdan yukarıdaki alıntıladığımız bölümdeki ruhani mahlukat kelimesinden ilk akla gelen melekler oluyor. Halbuki melekler nurdan yaratılmış varlıklardır. Oysa ruhani mahlukat denilmiş. Yani melekler değil bu ruhani varlıklardır; yaratılış öncesine(Bu yaratılıştan kastettiğim mana aşağıda vereceğim ayetle daha iyi anlaşılacaktır) şahit olanlar. Buradan yola çıkarsak Valar-Melekler eşleştirmesinin hatalı olduğunu görürüz.

“Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına ne de kendilerinin yaratılışına şahit tutmadım; ve hiçbir zaman yoldan saptıranları yardımcı edinmiş değilim.”KEHF-51

Ayetten göklerin ve yerin yaratılışına şahit/görenler olmuştur manasını çıkartabiliriz. Ayette tanıklık edenler, yazının ilk kısmında alıntıladığımız bölümde geçen ruhaniler olabilirler.

Valar-ruhaniler bağlantısından sonra Valara dair izleri sürdürme adına Mandos’un Salonları tabirini inceleyeceğiz.800px-Ralph_Damiani_-_The_Halls_of_Mandos

MANDOS’UN SALONLARI

Ölen elf ve insan ruhları Mandos’un salonları getirilirdi. İsimden de anlaşıldığı üzere burası birden fazla salonun/odanın birleşiminden oluşmaktadır. Mandos’un burayı yapma amacı ölen elflerin ve insanların ruhlarını bir noktaya toplamak ve burada yargı gününe kadar onları bekletmekti. Buradaki ruhların salona gitme olayı dikkatimizi çekiyor ve bunun benzeri bir olaya İskandinav mitolojisinde de rastlıyoruz. Valhalla.

Walhalla_(1896)_by_Max_Brückner

VALHALLA

Valhalla (İskandinav mitolojisinde Valhöll, “Savaşta ölenlerin salonu”), Odin tarafından yönetilen Asgard’da bulunan görkemli, büyük salondur. Valkyrieler savaş alanlarında ölmüş kahramanları buraya getirir. Bu iki örnekte de verdiğimiz salon örneğinden sonra bu salonlara “ahiret salonları” da diyebiliriz, zira öldükten sonra gidilen bir yer olması itibari ile. Bu verdiğimiz iki salon örneğinden sonra bir yerde daha biz “salon” tabirine rastlıyoruz.

“Sizin zaman-ı Âdem’den beri hem ruhanîlerle, hem bizimle görüşmenizin yüzer tevatür kuvvetinde hâdiseleri var ve bizim ve ruhanîlerin vücudlarına ve ubudiyetlerine delalet eden hadsiz emare ve deliller var. Ve biz âhiret salonlarında ve bazı dairelerinde gezdiğimizi, birbirimize mutabık olarak sizin kumandanlarınız ile görüştüğümüz zaman söylemişiz ve daima da söylüyoruz. Elbette bu gezdiğimiz bâki ve mükemmel salonlar ve bu salonların arkalarında tefriş ve tezyin edilmiş olan saraylar ve menziller, hiç şübhemiz yoktur ki, gayet ehemmiyetli misafirleri o yerlerde iskân etmek üzere bekliyorlar. Size kat’î beyan ediyoruz.” diye sualimize cevab veriyorlar.”

Şualar – 219

Bâki ve mükemmel salonlar. Mandos’un salonları tabiri ile yüksek dereceden benzerlik taşıyor. Risalede bu bölümde bir ilginç kısım daha var. Bu konuşma melaikelerin dilinden anlatılıyor ve şu cümle kurulmuş; “birbirimize mutabık olarak sizin kumandanlarınız ile görüştüğümüz zaman…”. Söylenen bu cümleden Melekler Ruhanilere danışıyorlar mı? Hem bu soruya cevaben hem yazı içerisinde değindiğimiz Valar-Melek eşleştirmesinin yanlışlığı adına Risalede geçen bir örnek vermek istiyoruz.

“Hatta makamat-ı velayette bir makam vardır ki, Makam-ı Hızır tabir edilir. O makama gelen bir veli Hızır’dan ders alır ve Hızır ile görüşür. Fakat bazen o makam sahibi yanlış olarak, ayn-ı Hızır telakki olunur”

Mektubat

Valar ve Melekler arasında böyle bir bağlantı olabilir. Zira Cebrail(as) ve Manwe benzerliğine bu açıdan bakıldığında Valar-Melek irtibatı daha sağlıklı olabilir. Temsil edilen olay aynı lakin temsilciler değişebilir ama şunu da unutmamak gerekir ki, Hızır(as) başkadır, Makam-ı Hızır’daki(Hızır(a.s)’ı temsil eden)veli başkadır. Makam-ı Hızır’ı ilk temsil edenin de Hızır(as)’ın kendisi olduğunu unutmamak gerekir. Bu açıdan Valar-Melek ilişkisi daha rahat okunabilir. Valar’a dair ayrıntı ve daha net bilgileri yeni yazısını merakla beklediğimiz “Ainur’un müziğini kim icra etti?” yazı dizisine havale ediyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir