Vahdet-i Vücud ve Taoizm öğretilerindeki ortak söylemlere dikkat çekmiş ve bu iki öğretiyi kabaca irdelemiştik. Bu yazımızda, yine farklı bir coğrafya ve farklı bir zamandan başka bir örnek daha vereceğiz. Bu kez Taoizm ile İsa (as)’ın hadisleri arasındaki paralellikleri ele alacağız. Söz konusu paralellikleri ele alırken yararlanacağımız kaynak ise Ahmet Yüksel Özemre’nin Toma’ya Göre İncil ya da Hz. İsa’nın 114 Hadisi kitabı olacaktır.
1945 yılında Mısır’da iki kardeşin gübre için kullanılan toprak tedarik etmek istemesiyle ile ortaya çıkan bir takım tarihi eserlerin içinde yer alan bu eser, çok sonraları basılı bir şekilde yayınlanmıştır. Eser bu tarihe kadar toprak altında bulunmayı beklemiştir. Bu eserde Hz. İsa(as)’a ait 114 hadis bulunmaktadır.
Hz. İsa’nın içine doğduğu Roma iyiden iyiye maddecileşen bir toplum olurken bu durumdan Yahudiler de nasibini almış ve onlar da maddecileşmişlerdir. Bu kadar maddecileşen bir topluma çok spiritüel bir peygamber gelmiştir. İsa(as)’ın beşeriyet ile ilişkisi hakikati getirme bakımından zayıftır. İsa(as) görünürde başarılı da olamıyor, klasik bir anlamda başarısı yok gibi gözüküyor ama Roma’yı da gelen bu din fethediyor lakin şunu da gözden kaçırmamak gerekir ki Roma ve Hristiyanlık arasında karşılıklı fetihler de vardır.
Bu derece maddiyata, maddeciliğe batmış bir topluma İsa(as) Göklerin Melekutundan bahsediyor. Deyim yerindeyse dikkati yerden göğe çekmek istiyor. Bu Göklerin Melekutu ile ilgili sözlerine Toma’ya Göre İncil kitabında da rastlamaktayız. Yazımızda Tao ile ilişkili olan sadece birkaç hadise göz atacağız Elbette daha fazla ilişkili olan hadisler kitapta bulunabilir fakat bizim amacımız kısa bir göz atma olacaktır. Biz hadisleri Ahmet Yüksel Özemre’nin yorumları ile birlikte vereceğiz.
Daha önceki yazılarımızda değinmediğimiz Taoizm’deki “otururken unutmak” ile İslam literatürüne fena bulmak birbirlerine benzer durumlardır. Bunun özünde zihnin tasfiyesi vardır. Tao’da oturarak unutmak için ilk safha, alemi zihinden çıkarmaktır. İkinci safha ise nesneleri zihinden çıkarmaktır yani gündelik hayatında çevreleyen ne varsa hepsini bilincinden silmekten ibarettir. Üçüncü safhaya gelince, bunun insanın hayatı yani kendi hayatını ya da şahsi varlığını unutmasından ibaret olduğu ifade edilmektedir. Hadisi Tao-cu ifadeler ile ifade eder isek 10.000 nesneyi aşamayan vahdete ulaşamayacaktır.
Yine burada Vahdeti Vücut ile ilgili bağlantı Ahmet Yüksel Özemre tarafından kurulmuştur. Esma’nın ardındaki (Taoizm’deki varlık dışılık) Zat’ı(Tao’yu) idrak etme, Hz İsa tarafından beyan ediliyor.
Burada 10.000 Nesne ve Rahmani Nefesi görmek zor olmayacaktır. 10.000 nesnenin çıkardığı farklı seslerin arkasındaki Rüzgarın Birliği görmelerini istiyor İsa(as).
Vahdet Diyarında, zıtların birlenmesi, ikinin bir olmasına değiniliyor ve çocukluk hakikatinin ona dayandığı, iyi kötü ayrımının yapılmadığı bir hale erişmek ve bu yeni haldeki doğum ile birlikte Melekuta dahil olunacağından söz ediliyor. Yine Tanrının Krallığı göklerdedir sözüde İsa(as)’a ait bir sözdür. İsa(as) çocuklar gibi olmadıkça o krallığa; Melekuta eremezsiniz diyor çocukluk hakikatine vurgu yaparak. Bu örnek dikkatimizi çekti. Bu hadiste İsa(as) süt emen çocukları örnek gösterip bu sözleri söylüyor. Taoizm’de ile bir kesişim mevcut.
“ İnsanların çoğu, tıpkı mükellef bir ziyafete davet edilmişler ya da ilkbaharda yüksek yerlere tırmanıyorlarmış gibi, neşeli ve şevklidirler. Yalnızca ben, henüz daha gülümsemeye başlamamış bir bebek gibi, hiçbir faaliyet belirtisi göstermeden sessiz ve sakin kalırım. Yalnızca ben yeri yurdu, gidecek yeri olmayan biri gibi üzgün, kederli ve gayesiz bakarım. Diğer kimseler ümit ve beklentilerle dolup taşarken ben bomboş ve fakirim. Benimkisi aptal bir kişinin beynidir. Ne kadar da ağır, ne kadar da karmakarışıktır! Diğer kimselerin hepsi de zeki ve parlaklık; ama ben sönük ve kalın kafalıyım. Diğer kimselerin fehametleri yüksektir, ben ise tıpkı sürekli dalgalanan derin bir okyanus gibi, tıpkı durdurak tanımadan esen rüzgar gibi yavaş ve içime kapanığım. Diğer herkesin yapılacak bir işi varken ben tıpkı bir köylü gibi beceriksizim. Ben herkesten farklıyım; çünkü ben, beni, Ana’nın beslenmesine değer veriyorum. (Burada Ana, Tao’yu remzetmektedir. Tao-cu bilgeler de Tao’nun sinesinde herhangi fuzuli bir faaliyet göstermeksizin hür ve kaygısız yaşarlar.)”
Necmettin Şahinler – Tao’dan Tao-o’ya
Burada Lao Tzu “Ben herkesten farklıyım; çünkü ben, beni Ana’nın beslemesine değer veriyorum” diyor ve kendisini süt emen bir bebeğe benzetiyor. Zira aynı benzetme ve hakikati Hz İsa da yapıyor ve bu hakikat; Tao’nun sinesinde herhangi bir fuzuli faaliyet göstermeksizin yaşamayı temsil ediyor. Bu da bize gösterir ki Hz İsa ve Lao Tzu aynı kaynağı ve hakikate işaret ediyorlar. Biz tezimizi tekrarlamadan bu kadar benzerlik yeterli gelmiştir diye umuyoruz lakin bu kadarıyla yetinmeyip bir sonraki yazımızda tezimize farklı bir katman daha eklemek istiyoruz.