Olanaklı Dünyalar
Mayıs 1, 2025
KORKUNUN CAZİBESİ VE HAŞYET
Haziran 29, 2025

Tenzih ve teşbih. Bunlar geleneksel İslami Kelam ilmi(teoloji) terimleri arasından seçilmiş olan iki anahtar kavramdır. Her iki terim de başlangıcından beri Kelam ilminde olağanüstü önemli bir rol oynamışlardır. Etimolojik anlamıyla “herhangi bir şeyi, bir nesneyi, bulaşıcı pis şeylerden uzak tutmak, arıtmak” anlamına gelen “nezzehe” fiilinden türetilmiş olan tenzih kelimesi Kelam İlminde Allah’ın bütün eksikliklerden kesinlikle ari olduğunu beyan ve telakki etme anlamında kullanılmaktadır. Eksiklikler ise, bu kapsamda en cüzi mertebede bile olsa beşerinkini andıran bütün nitelikler ve cismani bir varlık olarak bize beşeri hatırlatan bütün sıfatlar anlamındadır.

Bu anlamda tenzih Allah’ın yaratılmış olan herhangi bir şeyle mukayese edilmesinin temelde ve kesinlikle mümkün olmadığının onun varlığının yaratılmışlara ait bütün niteliklerin üstünde oluşunun bir beyanıdır. Kısacası ilahi erişilmezliğin, aşkınlığın bir beyanıdır. Bizatihi Mutlak olan Hakk da kendine yaklaşmaya yönelik bütün beşeri çabaları boşa çıkaran ve hangi şekliyle olursa olsun beşinin kavrayışını hayal kırıklığına uğratan bir Gayb olduğundan sağduyunun da doğal olarak tenzihe eğilimi vardır. Bu bilinmeyen ve bilinemez olan Hakk’ın huzurunda beşer aklının doğal bir tutumudur.

Buna karşı olarak bir şeyi başka bir şeye benzer kılmak ya da telakki etmek anlamına gelen şebbehe fiilinden türetilmiş olan teşbih kelimesi de kelam ilminde Allah’ı yaratılmış şeylere benzetmek anlamında kullanılmaktadır. Daha somut olarak ifade edilecek olursa bu Allah’ın Ellerini ayaklarını vesaire bulunduğunu ima eden Kur’an ayetlerine dayanarak Allah’a cismani ve beşeri nitelikler yakıştıranlar tarafından gerçek diye iddia olunan teolojik bir beyandır. Bunun sonu da oldukça doğal bir biçimde çiğ bir antropomorfizmdir, yani Allah’ın doğrudan doğruya beşere benzediğini iddia etmektir. Geleneksel Kelam İlminde bu iki tutum radikal bir biçimde taban tabana zıt olup, asla beraberce bir uyum içinde bulunamazlar. Böylece insan ya münezzeh olur yani tenzih tarafını tutar ya da müşebbih olur yani teşbih tarafını tutar. Mesela Allah’ın gözleriyle gördüğünü kulaklarıyla işittiğini diliyle konuştuğunu söyler. Tenzih ile teşbihi birleştirebilene Arif’i billah denebilir.

 

İbn Arabinin Fusus’undaki Anahtar Kavramlar

 

Tenzih ve teşbih kavramlarını tanımlarını yukarıdaki pasajda verdik. Bu iki kavramı da biz Allah’ı bilmede kullanmaktayız. Tenzih ederken değilleme kullanırken, teşbih ile giderken de Esmalar, İsimler ve sıfatlar üzerinden Allah’ı tanımaya çalışırız. Tenzih “Allah bu da değildir bunun da ötesindedir” diyerek, değilleme yaparak Mutlaka ulaşma yolculuğudur. Bu yolculukta önce insan kendi Rabbi ile tanışır. Bu nisbi bir bilmedir. Nefsini bilen Rabbini bilirin adamlarıdır. “Benim merhametim böyleyken Rabbim merhamete şöyledir” der. Daha sonrasında değillemelerle, Tayin Edilemeyen’e kadar varır bu süreç. Asıl ilerletici, tetikleyici olan değillemedir. Değilleme durursa ilerleme de durur.

Son yazımızda Besmele’den bahis açmış ve orada isimler üzerinden hem bilinebilen hem de bilinemeyene işaret var demiştik. Besmele her hayrın başı olması sebebiyle Besmele’yi biraz daha yakından inceleme niyetindeyiz.

 

“ İlahi sırlar peygamberlere inen kitaplardadır, peygamberlere inen kitapların sırrı Kur’an’dadır, Kur’an’ın sırrı Fatiha Suresinde, Fatiha’nın sırrı Besmele’de, Besmele’nin sırrı B harfinde, B’nin sırrı ise altındaki noktadadır.”

Hz Ali

 

Hz Ali’nin sözünden hareketle B harfinin daha yakından bakacak olursak Arapça’daki bütün harfler Elifba’daki ilk harf olan Elif’ten türemiştir. Uzatılıp bükülerek altına üstüne noktalar koyularak mevcut diğer harfler oluşturulmuştur. Bunun en belirgin örneği B harfidir. Elif harfinin altı sola doğru yatırılarak altına bir nokta koyulup bu harf elde edilmiştir. B harfi bu şekilde meydana gelmektedir. Bu noktada durarak yazının başında geçen tenzih ve teşbih ile ilgili bir tabloyu sizlerle paylaşmak istiyoruz.

 

 

Tenzih

Teşbih

Değilleme

Benzerlik/Benzetme

Mutlak

Göreceli

Aşkın

İçkin

Uluhiyet

Rububiyet

Zat-ı Akdes

Nefsini bilen Rabbini bilir

Nokta

Elif

Dikey

Yatay

 

 

 

Tenzih ve teşbih Allah’ın Zatı’na ulaştıran, Esma ve Sıfatları aştıran deyim yerindeyse bütün yaratılmışlığı ve yaratılmamışlığı (uncreated logos) aştıran ve Zat ile bir olmaya giden bir süreçtir.

Konularımızı semboller üzerinden anlatacak olursak Mutlak’ın sembolü noktadır. Bu sebeple tenzih kısmından Nokta yer almaktadır teşbih de ise bu Elif’tir. Noktadan Elif’e geçiş nasıl oluyor denilecek olursa noktanın sınırsızca dizilimi ile Elif elde edilir. Noktanın yayılımı ile Elif belirginleşir. Bunu Zat mertebesinden, Esma seviyesine geçerken Zat’ın isim yoktur Allah ismi Esma seviyesinde gözükür, belirlenim kazanır demiştik. Dolayısıyla Elif’in kaynağı da noktadır. Biz bu ikisinin birleşiminden şu harfi elde etmekteyiz.

 

 

Işte B harfinin bütün ilahi sırları kendinde barındırmasının –allahu alem- bir hikmeti budur. B harfi hem tenzihi hem teşbihi kendinde birleştiren bir semboldür. Bu açıdan B harfinin en kapsamlı yorumu bu olabilir. Bütün her şey Zat ile başlar ve yaratım oradan südur eder. (Nur-u Muhammedi, yokluk, varlık)

En baştan en sona her şeyi içeren bir sembol olması sebebiyle bütün İlahi Sırları taşıyan bir harftir/semboldür B harfi. Akla gelebilecek ne varsa, hepsi, tahayyül edilebilen, tahayyül edilemeyen B harfinde cem edilmiştir. Alıntıladığımız pasajda arif-i billah için ne deniyordu “ancak tenzih ile teşbihi birleştirebilen Arif-i billah denilebilir” bu sırra erip bizle paylaşan Hazreti Ali Efendimize bin selam olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir