Mücessemlik
Haziran 9, 2020
Demircilik – 6
Temmuz 27, 2020
Hepsini Göster

Sanal Gerçeklik ve Zikir

Yazı yazmayı kendime yakıştıramayıp, öğrenmeye çalışan biri olarak bu yazıyı paylaşıyorum. İnşallah kendi adıma ve belki sizler adına istifadeli olur.

Teknoloji vesilesi ile beni derinden etkileyen bir olayı öncelikle paylaşmak istiyorum.

Sanal gerçeklik gözlüklerini ilk deneyimlediğim zamanlarda bu teknoloji beni çok heyecanlandırmıştı. Genelde heyecanlandıran kısmı bu teknoloji ile çok farklı ve etkileyici projeler geliştirme anlamında olmuştu. Her sektörde bu teknoloji yaygınlaşabilir bir nevi ticari olarakta bu teknolojiyi geliştirebileceğimizi düşünmüştüm. Nispeten öyle olsada genelde eğlence sektöründe çalışan bir teknoloji olarak kaldı.Hayal ettiğimin yanında yavaş ilerlese de kesinlikle ilerlemeye devam ediyor. İlk deneyimlediğim zamanların birinde ofiste yeni uygulamaları denerken farkında olmadan yeni birşey öğrenmiştim.Normalde bu deneyimi yaşarken yanınızda biri olması sağlıklıdır yada biz o şekilde uygulanmasını öneriyorduk. Ben de yükseklik korkusunun hat safhada olacağı bir uygulamayı denerken yalnızdım.

Bu yüzden düşmemek için içimden sürekli kendime “ Şuan da ofiste odadasın, şuan da ofiste odadasın ” diyordum. 

Farkettim ki bunu sürekli söyleyince önce aklımı sonra bedenimi kontrol edebiliyordum. Bu sayede düşmüyordum ve ayaklarım yeri daha çok hissediyordu. Gözlerimin akla verdiği “düşeceksin” uyarılarına artık beynim inanmıyordu ve ayaklarım ağzımdan çıkan sürekli sözleri dinleyerek yeri hissediyordu. Bu vesile ile o an tüylerim diken diken “Zikrin mahiyeti”ni anlamak oldu. Çünkü bu cihazı her kafamada  çıkardığım zamanlarda “Şuan içinde bulunduğumuz dünyada  bu şekilde bir zahiri evren” demek oluyordu. Bunu anlamak için bu gözlük bir anlayış sunuyordu. Kıyas yapabilmeyi kolaylaştırıyordu. Aynı şekilde bu sefer zikrin mahiyetini anlamam için bir fırsat sunmuştu. Eğer “Gerçek” dünyada sürekli gerçeği zikredersem zahiri dünyanın tesiri sıfıra iniyordu ve “düşmüyordum”. O zaman ben bu yaşadığımız “Zahir-i” denen evrendede Hakikati zikrederek “Düşüşümü” sonlandırabilirdim.

Bu bana Tolkien’i hatırlattı. “Tolkien ilgili mektubunda eserinin üç tema etrafında örgülendiğini söyler: Düşüş, Ölüm ve Makine.” 

Ben nasıl olduysa Makine ile Düşüşü bir nebze olsun daha iyi anlamıştım.

Zaten her şeyden Allah’ı(c.c) çıkarma oyununun ana teması “Zikir”di. Onu (c.c) sürekli zikretmek de sanırım ayaklarımın artık gözden aldığı bilgi ile yeri sımsıkı tutması gibi ruhumda geldiği yere ve hakikate sımsıkı sarılması anlamına geliyordu. Nasıl ki VR oyununu oynarken beynim “gerçek dünyayı” unutup “düşmeye” inanıp odaklanıyorsa , bu dünyada da beynimiz bazı şeyleri unutarak geldiği için formatlamaya ihtiyaç duyuyor ve ayaklarıma zikrettiğim bilgiyi gönderiyor. Sanırım Allah’ı her zikrettiğimiz an beynimiz de ruhumuza doğru bilgiyi gönderiyor. Çünkü inanıyorum ki inancımız arttıkça ruhumuzda bunu bize hissettiriyor.

Sanki Allah’ı andığımızda “Burunlarımızın sızlaması veya tüylerimizin diken diken olması ile” ben buradayım der gibi. Sanki “Kanma o geçici ve zahiri dünyaya” der gibi. 

Bu yazı hakkında Ömer Tahir Karahanlı ile tefekkür ederken yazıya Zikir hakkında araştırmalarıda koymamız gerektiğini konuşuyorduk ki onunla vedalaştıktan hemen sonra Martin Lings’in  Tasavvuf Nedir? kitabını açtığım sayfada şunlar yazıyordu.

“Hatırdan asla çıkarılmamalıdır ki, “Allah’ı zikretmek en büyük ibadettir.” (Ankebut, 45) Bu anahtar ayetin manalarından biri, iç merkeze doğru dönmenin dış merkeze doğru yönelmekten daha büyük olduğudur. İdeal olan her ikisinin de aynı anda yapılmasıdır. Zira dışa yöneliş her şeyden önce içe yönelmek içindir. “Allah’a karşı yaptığımız ibadetlerin kaviliği veya zayıflığı, ibadetleri eda ederken Allah’ı ne derece hatırladığımıza yani zikrettiğimize bağlıdır.” 

Bu tevafuk aynı zamanda yazıyı yazmamda ki amacı ortaya koymuş oluyordu.

Biz onu tanımak ve tanıtmak için bir adım attığımızda tabiri caizse o bize koşuyordu.

Tefekküründe en güzel zikir araçlarından biri olduğunu düşünürsek yazı yazmanın ne kadar önemli olduğu ortadadır. Bu sitelerde hep okuyucu olup yazma da beceresi olmayan biri olarak tüm yazarlardan Allah razı olsun. Cesaretlendirme ve mahiyetini anlattıkları için bunları yazabiliyorum. Teşekkür ederim. 

Allah herkesin kendisine göre olan düşüşünü sonlandırıp  O’nu(c.c) zikrederek ve ruhumuzun hissiyatını arttırarak sürekli hakikate yükselmesini nasip etsin.

4 Comments

  1. Taha dedi ki:

    Musa Bey’in yazısını yeni okuma fırsatı buldum. Allah razı olsun, ne güzel tespitler. Ufkumuzu açtı, düşüncelere sevketti…

  2. Musa Deliorman dedi ki:

    Hoş gördük. İnşallah sizler sayesinde tefekkür ibadetlerimizi arttırabiliriz. Bu oyun, bu zahiri evrendeki en zevkli oyunlardan. Oyun dememin sebebi de aslında tüm popüler oyunlar keşfetme ve hikayeler üzerine kurulu. Ama insan bu oyunları rehbersiz oynayamaz. O yüzden arada, keşfettiği şeye; “vaav ne bulduum” nidaları atarken enseye bir yumuşak tokatla “bırak evlat o altın renginde bir çöp poşeti oynama onunla” diyen bir rehber inşallah yükselişe geçmemize nasip olacak. Kısacası Berk bey’in de dediği gibi Yeşil Güneşin daha parlak olması için Karete Kid deki gibi “cilala parlat” diyen bir ustasız o zor olacaktır 🙂 O yüzden sizlerin yorum eleştiri ve yönelimlerimizi belirlemede çok faydalı olacaktır. Allah razı olsun hepinizden.

  3. berk dedi ki:

    Musa bey hoşgeldiniz. Ne kadar da güzellikler ile gelmişsiniz.

    Mail kutuma yeni yazı müjdesi gelince Ömer beyin yazılarından birini okumayı beklerken, sizinle karşılaştım.

    Yazınızın içinizden geldiği belli.

    Bir saatlik tefekkür ibadeti, bir yıllık nafile ibadet gibiyse, sizler ne kadar çok sevap ve Allah’a yakınlık kazanıyorsunuzdur kimbilir…

    Yeşil Güneş biraz daha mı parlak ne…

  4. Naci Gunduzalp dedi ki:

    Oncelikle Musa Bey’e aramiza hosgeldin diyoruz. Cok etkili bir baslanic yazisi oldu, cok istifade ettim. Yazilariniz ile tefekkurlerimize yeni pencereler acacaginizdan suphemiz yok. Tekrar hayirli olsun. Kaleminize saglik.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir