Mitolojiye Bakış -2
Eylül 24, 2018
Sicim Teorisi – 4
Kasım 16, 2018
Hepsini Göster

Demircilik – 4

Tubalcain

Zaman günümüzde lineer bir şekilde ilerleyen bir şekliyle ele alınır. Bu düşünce kısmen doğru olsa da bu ilerlemede döngüsellik olduğu düşüncesi kadim bir düşüncedir. Burada konunun anlaşılması için mevsimler örneği verilebilir. Yıllar ilerlerse de dört mevsimin özellikleri yıl içerisinde zamanına göre ortaya çıkar. Bu düşünce tarzı, daha büyük çağlar için Hint öğretisinde dört çağ olarak ele alınmıştır. Bu çağlar altın, gümüş, bronz ve demir çağları olarak adlandırılmıştır.

Bu dört çağda katılaşma/maddileşme altından demire doğrudur. Bahsettiğimiz katılaşma kalp katılığı olarak kullandığımız deyimdeki katılığa bir manada benzerdir. Letafetten kesifliğe doğru bir düşüştür bu. Büyük çevrimlerin içerisinde yine küçük boyutlu çevrimler de meydana gelmektedir. Katılaşma arttıkça “sağlamlık” öne çıkmaktadır. Pek çok eski toplumlarda binalar ahşaptandı. Zamanla inşaatlarda ahşap yerini sağlamlık adına taşa bırakmıştır. Şehirlerdeki hayat zirai hayat tarzından daha katı olduğundan ahşabın yerini taş almıştır ve günümüzde madenlerin de işin içerisine girmesiyle yapı inşaasında daha sağlam olan demir ve türevlerinin kullanımı gittikçe artmaktadır.

Genel olarak demir sanayileşmiş ve makineleşmiş modern medeniyette gittikçe büyüyen bir rol oynamaktadır. Şehirler adeta demir yığınına dönüşmekte. Demir kullanımı eski toplumlarda farklılıklar göstermiştir. Pek çok halkta demircilik yapanlar kısmen toplumdan uzaklaştırılmaya veya bir kenara itilmeye maruz kalmıştır. Avrupa ve kimi Afrikalı toplumlarda demirciler bir kenarda tutulmuştur. Hatta İngilizce smith kelimesi demircilik manasına gelirken, blacksmith de demircilik anlamına gelmektedir ki bu manada demirciliğin olumsuz karşılandığını bize gösterir. Bununla birlikte kimi toplumlarda ise demircilik yüceltilmiştir. Hatta tasavvufi teşkilatlara temel teşkil etmiştir. Örnek verecek olursak Türk toplumu bu manada örnek verilebilir.

Bu noktada demirciliğin/demirin hem kutsal bir yönü hemde kötü(black)/aşağı bir yönü vardır. Geleneksel bakış açısı metallerle madencilik “yeraltındaki ateş” ile doğrudan ilgilidir. Bu bağlantıya örnek veren Rene Guenon yeraltındaki ateş “vulcain” ile Kitab-ı Mukaddes’teki Tubalcain adı arasındaki benzerliğe dikkat çeker. Tubalcain bir görüşe göre Kabil’in soyundan gelip demircilikle uğraşan ilk insan diye anlatılır.

Tubalcain

Yararlı yönünü ele alacak olursak demircilik mesleği değişebilmeye/dönüşebilmeye elverişli bir meslektir. Nitekim birçok İslam alimi de demircilik mesleğini icra ederek bu değişimden geçmiştir. Bunun tersine olarak demirin sadece din dışı(profane) kullanımı olduğunda, üst düzeydeki(manevi) ilkelerle kurulabilecek her türlü iletişimi kopardığından sadece “zararlı” yönü ortaya çıkacaktır ve kendisini dengeleyecek her şeyden yoksun olacaktır bu kullanım.

Günümüzde artan demir kullanımında da bu tarz bir kullanım söz konusudur. Bizzat makineleşmenin teorisi ve pratiğinde özellikle yıkıcı olan bu şeytani/aşağı yanı ortaya çıkaracaktır. Transhümanizm konusu burada yerinde bir örnektir. Bu demir kullanımı din dışı (profane) bir kullanım olduğundan ahsen olan insan bedenini bozmaya ve aşağı düşürme çabasıdır. Doğal olarak materyalist birisi (dini farketmez) bu durumdan kuşku duyabilecek bir güce de sahip değildir. Bu zararlı kullanımın ortaya çıkış sebebi sanki bu din dışı tutum sebebiyledir ve dünyaya yararlı niteliklerin kapısını kapamışlar gibidirler.

Bu davranışlarla birlikte hız kazanan Singularity akımıyla insan vücudunun tahrip edilmesi ve nihayetinde Yecüc ve Mecüc’ün tekrardan çıkmasına bir hazırlıktır. Bu hazırlık bahsettiğimiz alt güçleri tekrardan sahneye davet etmekten ibarettir. Alt güçler dememizin sebebi ise sembolizm açısındandır. Yukarıda bahsettiğimiz yeraltındaki ateş kavramını biraz açarsak şamanizmde evren üçe ayrılır. Gök yer ve yeraltı şeklinde ve kötücül ruhlar yeraltındadır. Bu kavramları ayetlerle açıklarsak

“Göklerde ne var yerde ne varsa Allah’ı tesbih ve tenzih eder. O, azîzdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).”

HAŞR-1

“Göklerde ne var, yerde ne varsa O’nundur. Bu ikisi arasında olan, yerin altında olan da O’nun’dur.”

TAHA-6

Göklerde ve yerde olanların tesbih ve tenzih ettiği söylenirken Taha – 6. ayette yerin altındakiler için tesbih ve tenzih etmeden bahsedilmemiş. Yani yerin altındakilerin tesbih etmediğini anlıyoruz. Bu manada Yecüc Mecüc de yeraltına ait varlıklardır. Yeraltında zikretmeyenler kategorisinde bulunan Yecüc Mecüc tekrardan zuhur edecektir. Bu zuhur etmede en büyük engel ise seddin delinmesidir.

Yecüc Mecüc ile ilgili hadisi şerifi az çok herkes duymuştur. Seddi delmeye çalışırlar lakin ertesi gün geldiklerinde seddi yine eskisi gibi bulurlar. Sonunda müddetleri dolduğunda ise “inşallah” yarın delersiniz dediklerinde ise seddi bıraktıkları gibi bulurlar ve seddi delerek insanların arasına çıkarlar. Uzunca süredir dikkatimi çeken bir nokta idi buradaki inşallah sözü. Bu konuda yukarıda bahsettiğimiz Yecüc Mecüc’ün yerin altında zikretmeyenlerden olduğunu söylemiştik. İnşallah sözünün yeraltından bir çıkış bileti olduğunu ve oradan yeryüzüne çıkışın ancak zikirle meydana geldiğini düşünüyorum. Yani bu zikir Yecüc Mecüc’ün yeraltından yeryüzüne çıkışı için kullandıkları bir bilet gibidir. İnşallah sözünün tevili bu şekilde olabilir- Allahualem-.

4 Comments

  1. […] alemler şeklinde. Gök, yer ve yer altı alemler olarak. Bu üçe ayrılmış evren tasavvuruna Demircilik – 4 yazısında değinmiştik. Haşr Suresi 1. ayet ile Taha Suresi 6. Ayeti’ne birlikte […]

  2. berk dedi ki:

    Yeni yazınızı merakla beklemekteyim Ömer bey. Ne zaman gelecek acaba?

    • Ömer Tahir Karahanlı dedi ki:

      Berk bey;
      Geciktiğim için özür dilerim. İnşallah haftasonuna kadar yeni yazıları yayınlamayı düşünüyorum. Bazı yeni konulara giriş yapmayı düşündüğümden biraz geciktim. Axis mundi yazıları ile bu arayı telafi ederim inşallah.

  3. berk dedi ki:

    Yazınızı çok beğendim. İsabetli ve enteresan tespitler var.
    Acaba “inşallah” vurgunuz ile alakalı şuradan bir kapı açılır mı?:
    Sadece bir kelime ya da zikir olarak değil; manası ile ilgili olarak… İnşallah, Allah dilerse demek. O’nun “meşieti”ni, “dilemesi”ni ifade eden bir kavram. Maşaallah geçmiş zaman ile alakalı, inşallah ise gelecek zaman ile alakalı… “İrade” sıfatı ile ilgili kavramlar. İrade yapısı gereği, özü itibariyle idrak edilemez. Tercih ettirici bir şey varsa, tam olarak parlamaz. İki eşit şey arasında tercih edebilme yetisidir. Yani, akıl üstü bir varlıktır. İnsan zihni patternleri, tekrar edenleri, modellendirilebilenleri anlayabilir. Bunlar ise “vahidî tecelliler”dir. İrade sıfatından gelen tabiat kanunları vahidi tecellilerdir. Bilim adamları bunları araştırır. “Ruh” ise, irade sıfatından gelir ama farkı şudur: Tekrar etmez. Biriciktir. Eşi olmaz. Dolayısı ile kavranamaz. Vahidi tecelliler sadece özü anlaşılamaz. Ehadi tecelliler ise bir çok yönü ile anlaşılamaz gibi… Yecüc ve mecüc konusu, bu bakımdan ruh ile bir alakası var mı acaba? İnşallah kelimesinin de var. Acaba “inşallah” demekle, “ruh” ile ilgili bir gelişme mi oluyor onlar için?
    Ayrıca şu ayetin “robotlar” ve benzerlerine de (sayborglar gibi) baktığı söylenir:
    http://www.kuranmeali.org/17/isra_suresi/50.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx
    Burada “demir” vurgusu entersan. Ayrıca “taş” da…
    Ayrıca “demir” sırrı savunma ve “güç” ile bu kadar alakalıysa;
    Gelecekte (ve belki uzak geçmişte) bazı uygarlıklar 2. Ve 3. Uygarlık tiplerine (Kardeşev ölçeği) geçmişlerse;
    Orada da savaşlar varsa;
    Evrensel “demir” gerçeğinden dolayı orada da demir ile savaş ve savunma olmayacak mıdır? Bunların kılıçlar ile ilgisi biraz uzak bir ihtimal. Çok gelişmiş teknolojileri var çünkü. Peki o teknolojik seviyeye göre de “demir”in sakladığı başka sırlar var mıdır? Mesela “demir” ve manyetik alanlar ve elektrik gibi şeyler üzerine de düşünmeli miyiz demirsin sırları ile alakalı?
    Yazılarınızı gördükçe seviniyoruz. Allah sizleri nazardan saklasın ve istikamette daim etsin “inşallah”!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir