Bu yazı Alter Ego 1: Sanal Bedenler isimli yazının devamıdır.
İnsanlar gerçek dünyadan sanal dünyaya göç etmeye devam ederken sahip oldukları şeyleri de beraberlerinde taşıyorlar. Bedenleri için avatarlar, bu avatarlara sanal giysiler, avatarlar için sanal evler, sanal ihtiyaçlarını tatmin için sanal mallar, sanal paralar… Putların, sahte tanrıların da sanal aleme taşınması yakın.
Sanal alemdeki sanal ihtiyaçları tatmin edebilen bir sanal totem hayal edelim. Bir sanal evrende, moda kelimeyle bir metaverse’te, o evrenin kurucuları böyle bir totem yaratabilir. Bu toteme ibadet edebilir, dua edebilir, adak adayabilir ve bu “kulluk” karşısında anında bir ödül alabilirsiniz. Örneğin totemden o alemde geçerli sanal parayı talep ettiğinizde totem bu “duanızı” kabul edip parayı derhal hesabınızda yaratabilir. Toteme gidip sanal alemin uzak ve belki de sadece elit bir kesimin erişebildiği uzak bir parçasını ziyaret etmek istediğinizi söylediğinizde totem sizi o anda istediğiniz yere ışınlayabilir. Bir çift kanat isterseniz verebilir, görünmez olmak isterseniz sizi görünmez yapabilir. Kör ve sağır bir gerçek dünya putunun aksine bu sanal totem sapkın kullarının dualarını o sanal alem sınırları içinde de olsa kabul etmeye kadir olacaktır.
Üstelik şimdiye kadarki örnek sadece basit, yapay zekâ içermeyen bir kodla üretilebilecek bir totem. Bu totemin bir de bir derece yapay zekâyla güçlendirildiğini hayal edelim. Sorularınıza cevap veren, derdinizi dinleyen, dinlemekle kalmayıp kudreti yettiğince bunları çözen bir sanal tanrı… Aynı anda o alemdeki tüm kullarıyla konuşabilen, hepsinin yanında olduğunu hissettiren, her hareketlerini gören ve işiten, buyruklarına uymayanları sanal cehennemine uyanları ise sanal cennetine anında atabilen hem korku hem ümit verebilen bir dehşetli sahte ilah…
Replika isimli bir uygulama böyle bir sapkınlık türüne çok yakın olduğumuzu hissettiriyor. Şu an avatarı olan bir chatbot’tan ibaret olan bu uygulama sizin sanal arkadaşınız, sevgiliniz ya da akıl hocanız rolüne bürünebiliyor. Tüm kullanıcılarının kendisiyle her gün yaptığı konuşmalarla sürekli kendini geliştiriyor ve gün geçtikçe daha da gerçekçi diyaloglar kurabilir hâle geliyor. Çin’de binlerce insan yalnızlıklarına çare olarak bu uygulamayı kullanıyor. Bu chatbot’ların yeterince gelişmiş bir versiyonu yukarıda saydığımız özellikleri haiz bir sahte ilah olmaya son derece uygun olacaktır.
Akihiko Kondo ve eşi Hatsune Miku’nun hologramı (Resim: AP)
Alter Ego’da arkasında gerçek insanların olduğu sanal şarkıcılar var. Biz buradan yola çıkıp arkasında kimsenin olmadığı sanal bir süperstar farz edelim (ki bunun Hatsune Miku gibi örnekleri hâlihazırda mevcut). Böyle bir süperstar yapay zekâyla güçlendirilip her hayranıyla diledikleri her an iletişime geçebilmeye hazır hâle getirilirse, zaten starlara tapmaya meyilli halk böyle bir stara daha da kolay tapabilecek, cazibesine daha kolay kapılıp gidebilecek (gelecekte gidilebilecek noktaya bir örnek). Böyle bir sanal süperstar, yukarıda anlatılan sanal ilah türünden farklı olmakla birlikte bir nevi put olma noktasında diğerine benzemektedir. Hatta bu iki sanal ilah türünün bir karışımı bile pekâlâ üretilebilir: hem süperstar olan hem de her an sizinle irtibat kurabilen üstelik dileklerinizi de yerine getirebilen bir varlık.
Sanal bir sahte ilahla nasıl mücadele edilir? Böyle bir varlığın cazibesine kapılanlar nasıl kurtulur veya kurtarılır? Sanal aleme dalarak neler yapılabilir? Dışarıda, gerçek dünyada neler yapılabilir?
1 Comment
İlk yazınızda geçen Avatar kavramına yaptığınız vurgu önemliydi. Yani tabirin kendisi “dinî” zaten… Hint inanışındaki ilah anlayışının, seçilmiş bir insanda tezahürü ya da hulul denilen şey farklı yorumlandığında… Belki İslam Tasavvufundaki “makam-ı Üveys”, “makam-ı Hızır” vb.. mefhumların yanlış ya da iyi anlaşılmamış bir yorumu da olabilir “avatarlık” müessesesi… Allah bilir… Ama Kali Yuga denilen dönemde çok farklı bir şekilde zuhur etti bu kavram… Rene Guenon’a göre en üst hakikatin yansıması en altta bir parodi olarak zuhur eder. Bu manada kötü, iyinin ters bir taklididir. Zira kötünün özünün yokluk olmasından dolayı, kendisi orijinal/kaynaktan bir şey ortaya çıkaramaz. Ancak varlıksal olanı taklit eder. Ters bir şekilde… Basiret erbabının farkedebileceği şekilde… Bir Bilgenin misalini verecek olursak, bir gölün kıyısındaki bir ağaç aynen göle yansır ve ağacın en tepesi yansımadan dolayı tersine çevrilmiş bir halde, en altta bulunur. Kali Yuga’da; yani karanlık çağ’da, Mutlak Varlık’a varıncaya kadar taklit etmek isteyen kötülük, O’nu -kendince- en aşağıda yansıtacaktır. Aşağıların da aşağısında… Varlık Mertebeleri açısından en aşağıda olabilecek bir sanal alemde… Elif, geleneğimizde Tevhid’in ve Yaradan’ın sembolüdür. Bir diğer ifade ile Alfa (Yunancada)… O münezzeh en üst olan aşağıda deccali bir şekilde taklit edilecekse sözde (haşa), o zaman o şey “Omega” ismi ile de isimlendirilebilir mi acaba? “Omega Point” olarak? Point ise nokta manasına gelmesiyle, zaman ve mekan üzeri bir hali temsil ediyor. Yorumunuzu öğrenmek isterim.
Yazılarınızın devamını bekliyoruz Ufuk bey.